Özgürlük insanların en değerli varlıklarından biridir.

Özgürlükleri kişisel ve toplumsal olarak çeşitlendirebiliriz.

Bir Fransız yazar insanın tekâmül etme şartlarından birini “Özgürlüğünün kısıtlanma halini yaşaması” olarak niteliyordu, tabii diğer 5 şartı da ekleyerek.

İnsanlar özgürlükleri için yüzyıllardır mücadele ediyorlar, aynı zamanda milli özgürlükleri için savaşıyor, milyonlarca insanın can vermesi ile sonuçlanan milli özgürlük savaşları var dünya tarihinde.

Dünya yaşamında bir gerçek var ki oda kişisel özgürlük alanlarını genişleten ülkeler daha zengin, daha mutlu, daha huzurlu, daha sağlıklı ve daha uzun yaşıyorlar.

Buradan alabileceğimiz ders kişisel özgürlüklerimizin alanlarını ne kadar genişletebilirsek o kadar zengin sağlıklı huzurlu güvenli ve uzun yaşayacağız.

Yok, kişisel özgürlük alanlarımızın daraltılmasına müsaade edersek daha fakir daha hasta daha güvensiz ve daha kısa yaşayacağız.

Herkesin AB ülkeleri veya Japonya gibi gelir seviyesi yıllık kişi başı 50 bin doların üzerindeki ülkelerdeki insanların özgürlük alanları ile kişi başı yıllık gelirin 5 bin doların altındaki ülkelerin insanlarının özgürlük alanlarını bir kıyaslaması gerekir.

Sayın cumhurbaşkanının istediği sosyal medya yasaklanması görüşünü ondan sonra değerlendirmesi en doğru olan yoldur.

Tabii özgürlüğünde bir sınırı var şöyle izah ediliyor “Kişinin özgürlüğünün bittiği yer diğer bir kişinin özgürlüğünün kısıtlanmaya başladığı yerdir”

Sayın cumhurbaşkanı sosyal medyada damadı ve kızı için yazılanlara üzülmüş ve o davranışa tepki göstermiştir.

Haklıdır da ve tabii sadece kendi ailesine yapılana değil, tüm toplumu kendi ailesi bilip başkalarına da sosyal medyada yapılan iğrenç saldırılara aynı tepkiyi koymasını beklemek de toplumun hakkıdır.

Fakat sosyal medyada bir aileye yapılan saldırının sonucu sosyal medyayı kapatmak insanların özgürlük alanını daraltmak memleketi karartmak olmamalı.

Ülkemizde mahkemeler var, hukuk var, hakimler, savcılar var.

Biz müracaat etsek belki kaale almazlar, adam yerine koymazlar bizi ama cumhurbaşkanı ailesine yapılan yazılı saldırı için mahkemeye müracaat etse herhalde mahkeme, adliye, kolluk kuvvetleri, savcılar, jet hızıyla suçluyu bulup cezasını verirler.

Sorun sayın cumhurbaşkanının kendi emrindeki mahkemeye müracaat etmeyip sosyal medyayı tamamen kapatmak istemesinde.

Bu sözlerin arkasında belki de son yapılmak istenen “gençlerle buluşma youtube canlı yayınıda” 250 bin gencin 2 saatte kendisine hakaret etmeden kendisine rey vermeyeceğini beyan etmesi de olabilir

Sayın cumhurbaşkanımız 20 yıldır kendine bağlı medyada hep tek kale maç yapmaya alışmıştı ilk defa tüm topluma açık bir alanda sahaya çıktı.

Gençlere boşuna kızmasın.

Kendisini bir gözden geçirsin.

Sosyal medya insanların son yıllarda bulabildikleri bir özgürlük alanıdır.

Tabii meclis çoğunluğuyla yasaklar veya kısıtlanabilir ama doğurabileceği sorunları da öngörmek gerekir.

İktidara en yakın en bağlı olanlardan içten bir tepki geleceğinden şüphe yoktur.

Özgürlüklerimizi ileriye mi taşıyacağız yoksa geriye mi?

Soru bu.