Ak Parti iktidarları sürecinde beldi de geçmişte 100 yılda yaşanmayan gariplikler yaşadık ve hala da yaşamaya devam ediyoruz.

PKK ile yapılan bize göre yıkım süreci dediğimiz ber “Çözüm Süreci” yaşandı bu ülkede. Sonuç Türkiye’ye çok pahalıya mal oldu. 800’e yakın şehit, yanmış, yıkılmış ve harabeye dönmüş il ve ilçeler.

100 yıllık deneyim ve birikimi olan Parlamenter sistemi terk ediş ve sonu nereye varacağı veya nerede duracağı belli olmayan bir takiyye ismi “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olan bal gibi de dünyada bir eşi ve benzeri olmayan ‘Başkanlık’ sistemine geçiş süreci.

Sonradan adına “FETÖ” denilen bir zamanların onların tabiri ile Hocaefendi dönemi başlı başına bir tez konusu. Öve öve yere göğe sığdıramadıkları Fetullah Gülen meczubu şimdilerde oldu silahlı terör örgüt lideri. Fetullah Gülen hakkında çok uyarı yapıldı ama hiçbirisine kulak vermedi bu iktidar. Hatta rahmetli Kamer Genç’in TBMM’de Fetullah Gülen hareketi ile ilgili yaptığı konuşma hala hafızalarımızdan silinmedi. Muhteşem bir konuşma idi. Ama kimse dinlemedi veya işlerine öyle geldiği için anlamak veya duymak istemediler.

12 Eylül 2010 tarihli talihsiz Anayasa referandumu. Bu ülkeyi 15 Temmuz darbe girişimine götüren yolların taşları işte o referandumla döşenmiş oldu. Burada artık herkesin malumu olduğu 15 Temmuz darbe girişimini anlatmama gerek olmadığını düşünüyorum.

16 Nisan 2017 referandumu ve Takiyye Cumhurbaşkanı seçimi için yapılan halk oylaması. Şaibeli bir seçimdi. İmzasız ve mühürsüz oyların kabul edildiği garip bir katakulli ile yapılan ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Atı alan Üsküdarı geçti” dediği bir seçim rezaleti yaşadık bu ülkede.

Ülkemizde bir ekonomik anarşi yaşanıyor. Kabul etmemiz gerekiyor ki bu ekonomik anarşi Ak Parti döneminde başladı dersek haksızlık etmiş oluruz. Ekonomik anarşi geçmişte her iktidar döneminde yaşanmıştır. İhtilaller hariç normal iktidarlar hep ekonomik sebeplerle yıkılmıştır. Ak Parti iktidarının bir şanslı dönemi vardı. İlk iktidara geldikleri zaman Devlet Bahçeli’nin bir anlık kararı ile erken seçime gidilmesi, Üçlü koalisyon hükümetinin aldığı acı reçetenin sonuçlarını almakta Ak Parti’ye nasip olmuştur. Bunu daha önceki yazılarımızda da işaret etmiştik. Ak Partinin ilk 10 yılı o ekonok tedbirlerin gazı ile iyi geçtiğini söyleyebiliriz. Ancak son on yıldır ekonomi yerlerde sürünmektedir.

Bağımsızlığı yasa ile belirlenen Merkez Bankası Ak Parti iktidarı tarafından adeta bir STK kuruluşuna dönüştürülmüş, 6 ayda bir başkanı değiştirilen veya kadroları değiştirilen bir ucube kuruluş haline dönüşmüştür. Talimatla faizlerin düşürülemiyeceğini , kendisinin ekonomist olduğunu iddia eden Sayın Cumhurbaşkanı’ın artık görmesi zamanı geldi ve geçiyor. Sayın Cumhurbaşkanı MB’dan söz açsa veya dövizden ne zaman bahis açsa dolar bir anda zirve yapıyor. Rekor üstüne rekor kırıyor. Bunu görmesi lazım ve artık bu konuda konuşmaması gerektiğini görmesi lazım.