Son iki ay içinde vatandaş olarak devlete verdiğimiz vergilere 3 yeni vergi eklendi.

Dijital hizmet vergisi, konaklama vergisi, değerli konut vergisi.

Artık devletin vatandaşına vergi salması da çok kaba özensiz üzerinde hiç çalışmadan emek vermeden tepeden bakan bir üslupla hazırlanıp dikte ediliyor.

Olması gereken, Dijital hizmetlerden veya gayrimenkullerden, devlete yeni bir vergi ihsas edilecekse sektörün sivil toplum örgütleriyle hukuki ilgilileriyle uygulamacıları ile istişare edilir, devlet üreten satan ve alan bağlamında katmanların tümünün katkısıyla hazırlanır.

Sonuçta toplumun temsilcileri yapılan kanunda emek sahibi olduğu için uygulama alanını daha iyi bulur.

Peki, ne oluyor herhalde tüm zamanı evi ile saray arasında geçen toplumdan kopuk danışmanların hazırladıkları ve dikte ettikleri kanunlarla karşılaşıyoruz.

Mesleki sahamız olduğu için “ değerli konut vergisi “ tabii olarak dikkatimizi çekti.

Tapu kadastro müdürlüğünün elemanlarınca değeri tespit edilecek ve değeri 5 milyon TL’nin üstünde kalan meskenler artık konutunun değerinin yüzde 1 i kadar vergi verecek.

Kanunun çıkmasında bir siyasi amaç rey devşirme çabası net olarak görülüyor çünkü kanun anayasaya aykırı ve anayasa mahkemesinden iptal edilecek fakat kanunu çıkartanlar bu iptalden siyasi rant elde edecek sebebi ise değeri 5 milyon TL eden mesken sahiplerinden iktidar partisinin rey alamaması ve az gelirli vatandaşlarımızın konsolide edilme çabası.

Belki de anayasaya aykırı kanunu bir plan dahilinde çıkartıyorlar baştan sonuçlarını kestirebiliyorlar.

Kanunda sadece meskenlerden değer vergisi alınacağı var, fakat değeri 5 milyon TL den fazla olabilecek yüz binlerce işyeri, AVM, otel gibi yapılar var.

Mesken bir barınmayı ifade ederken işyerleri kar ı ifade eder kanun kar dan değil barınmadan vergi almayı hedeflemiş.

Bir kişinin tespit edilen değeri 5 milyon TL eden bir meskeni var ise, vergi verecek fakat diğer bir kişinin 4 milyon 999 bin tl tespit edilen değerde bir meskeni var ise o vergi vermeyecek.

Bir 5 milyon TL değer tespit edilen meskenin birden çok fazla sahibi olursa vergilendirme hangi kriterlere göre yapılacak.

Belediyelerin tespit ettiği emlak vergisine esas olan ve alım satımlarda yüzde 4 olan tapu harcı ödenen “raiç bedel"ler de tapu kadastronun belirlediği değerlerde mi olacak?

Vergi kanunlarında bir varlık veya bir kar için iki ayrı vergi düzenlenmesi vergi hukuku ilkelerine kesinlikle uygun düşmemektedir .

Tabii toplumumuzun büyük bir çoğunluğu “Bana ne 5 milyonluk evi olan vergiyi de versin“ diyebilir derse haksızda sayılmaz fakat, ortalama değerde olan bir meskenin adı geçen değerde sayılması için üç devalüasyon yeterli olabilir sadece. Rakamlar değişir fakat toplumumuzun geneli için bir vergi icat edilmiş olur.

7 Aralık 2019 da sessiz sedasız yürürlüğe giren yeni verginin can alıcı noktası meskenlerin değerlerinin tespit edilme şeklidir.

Devletin memurlarının değerini tespit ettikleri rakamlara vatandaşın itiraz hakkı olacaktır elbette, sonuçta kabul edilen tespit edilen mesken değerini eğer vatandaş ister ise devlet satın alacağını da kanunla garanti altına alsa bir hakkaniyetten söz edebiliriz.

Yani vatandaşın meskeninin değerini devlet 5. 250 bin TL olarak tespit edip vergi isterken vatandaşın devlete “o paraya yani tespit ettiğin paraya satıyorum“ deme hakkını da sağlamak gerekirdi.

Tabii vatandaşının tamamını insan yerine koyan yöneticiler için yazdım son paragrafı…