Bir toplumun sosyal siyasal ve ekonomik yönden bulunduğu seviyeyi anlayabilmek için kendisini yönetecek olan yöneticilerini nasıl belirlediğine yetki verdiği yöneticilerinden gereğinde hesap sorabilme yetisine bakmak lazım.

İngiltere’de geçen gün siyasi sonuçlar doğuran seçimler yapıldı muhafazakar parti yüksek bir reyle iktidar oldu, işçi patisi başarısız oldu ve lideri istifa etmeye karar verdi.

Milliyetçi İskoç partisi reylerini arttırarak üçüncü parti oldu ve İskoçya’nın İngiltere’den ayrılma kararını tekrar referanduma götürmek istediğini seçim bildirgesinde belirtti.

Bence asıl sonuç liberal partinin seçimlerde 11 milletvekili çıkarmasına rağmen parti başkanı Jo Swinson milletvekili seçilemedi.

İngiltere’de milletvekilleri “dar bölge“ seçim sistemi ile seçiliyor.

Dar bölge seçim sistemi basit olarak İngiltere’yi 600 seçim bölgesine ayırıyor ve her bölge 1 milletvekili çıkartıyor.

Bir milletvekili çıkaran bölgede hangi aday fazla rey alırsa sadece o seçiliyor ve tabii bu sistemde seçilen milletvekili doğrudan halkın desteği ile tercih edildiğinden, genel başkanına kul köle veya çantacı olması gerekmiyor. Çünkü seçilme gücünü partisinin genel başkanından değil halktan seçmeninden, alıyor.

Bizde nasıl?

Mesela İstanbul Anadolu yakası veya Rumeli yakasında, seçim çevrelerinde partiler 35 aday gösteriyorlar.

Partilerin genel başkanları oturuyor kendi emrinden çıkmayacak her türlü kullanacaklarından emin olduğu 35 kişiyi aday olarak yazıyor, döngü böyle tekrarlandığından seçilen vekiller de bir kapı kulu pozisyonunda kalıyorlar.

Bazen bazı parti liderleri aday tespitinde o kadar ileri gittiler ki kardeşini, sevgilisini, muhasebecisini, avukatını, kızının lise müdürünü, davasını karara bağlayan hakimi, iş ortağını, milletvekili adayı yapıp milletvekili seçilmesini sağlamışlardır.

Parti liderleri, dar bölge seçim sistemi olsa milletimizi istismar edemeyecekler. Siyaset kurumu itibar kazanacak kalite gelecek hizmet mecburi olacak seçilebilen milletvekilleri tabiî ki özgür olacak.

Basit anlatımla diyelim ki İstanbul’un herhangi iki mahallesinin, bir milletvekili seçilecek ve mahalleli doğal olarak milletvekilini tanıyacak her daim ulaşabilir olacak, milletvekilleri de sahibinin sesi, kulu olmayacak sadece seçmenine karşı sorumlu olacak.

Ülkemizde bir sistem tartışması yaşanıyor ve yaşanmaya da devam edecek gibi görünüyor.

Sistem tartışmasını ülke gündemine taşıyan liderlerin hiç biri milletvekili belirleme hakkının halka devredileceğini vaat edemiyor. Çünkü sadece kendi derebeyliklerinin sürdürülmesini amaç edinmişler.

Bilmeliyiz ki siyasal sistemimiz ortaçağ feodalitesinde kaldığı sürece biz ileri gidemeyeceğiz, zenginleşemeyeceğiz, güvenliğimiz hep sorunlu olacak hep beka diyeceğiz.

Her 5 senede bir derebeylerinin 600 çantacıyı oturup yazması ve seçimcilik tiyatrosu “demokrasi “ olarak tarif edemeyiz ancak “körler sağırlar birbirini ağırlar“ olarak tarif edebiliriz.

Halkın tespit etmediği adaylar tabiî ki kendisini oraya yazanlara hizmet edecektir.

Birkaç gün önce milletvekillerinin tencere gibi alınıp verileceğini dinledik.

Ve hiç bir milletvekilinden itiraz duyamadık.