Öncelikle bu altı masa etrafında birleşen Sn. Kılıçdaroğlu, Akşener, Babacan, Davutoğlu, Uysal ve Karamollaoğlu’nu candan kutluyorum..

Türkiye’nin geleceğini kurtarmak, yeniden inşa etmek adına: “benim partimden” önce “benim ülkem” amacında bir araya geldikleri için.

Efendim altılı masa nasıl yürüyecek diyorlar; elbette altı tane cumhurbaşkanı olmayacak. Efendim altı benzemez nasıl ortak noktada buluşacak diyorlar. Elbette altılı masa, hükümet olmadan önce bir programda buluşmuşlar. Hükümet olunduğunda her bakan neyi yapacağını neyi yapmayacağını bu programa göre yapacak.

Koalisyonlarda olduğu gibi, seçim sonrası bir program yapılmamış. Seçim öncesi altı partinin ortak programı hazırlanmış ki, hükümet olunduğunda, kimin neyi yapacağı da açık seçik belirlenmiş.

21 yılın ülkeye yıkımı o kadar fazla olmuş ki, altı parti tam 2.300 konuda Türkiye’yi yeniden derleyip toparlama programı yapmak zorunda kalmışlar.

Oysa AKP bile 2002 yılında toplam 100 programlık bir neler yapacağı programı ile işe başlamıştı. İsteyen 2002 yılı AKP’nin vaatleri programına bakabilirler.

Programın can alıcı başlıkları:

·         Cumhurbaşkanı bir kez 7 yıllığına seçilecek ve tarafsız olacak,                                               *Cumhurbaşkanı külliyeden alınacak ve Çankaya’ya taşınacak,

·         Emekliler, aldıkları maaşla geçinecekler,

·         Hiçbir öğrenci okulda aç olmayacak. Devlet okullarındaki öğrencilere Süt, su ve öğle yemeği verilecek,

·         Verilen vergilerin nereye gittiğini her yurttaş, bilecek ve öğrenecek,

·         Kamu-özel teşebbüs yatırımları gözden geçirilecek, yolsuzluklar takip edilecek,

·         Yurt dışına kaçırılan sermaye tekrar getirilecek, Yolsuzluklarda zaman aşımı kaldırılacak,

·         İlaç yokluğu olmayacak, hastanede randevu sıkıntısı kalkacak, hekimlerin can güvenliği sağlanacak,

·         Atanamayan öğretmen kalmayacak. Eğitim çağdaş ve bağımsız olacak, YÖK kalkacak,

·         İş alımlarında KPSS önemli olacak, sözlü mülakat saçmalığı kaldırılacak,

·         Cumhurbaşkanlığı külliyesi ya müze olacak ya da çok amaçlı kullanıma açılacak,

·         Cumhurbaşkanlığı envanterinde kayıtlı uçaklar satılacak. Onların parasıyla yangın uçakları alınacak,

·         Çiftçi ve köylü hak ettiği şekliyle desteklenecek; ilaç, tohum, gübre, mazot desteği gerektiği gibi yapılacak, destekleme fiyatları ekimden önce açıklanacak,

·         Hâkim ve Savcılar ayrı kurumlar olacak, Adalet Bakanı ve müsteşarı kurumun üyesi olamayacak, Hukukun üzerlerindeki siyasi vesayet sona erecek,

·         Hakimler yanlı-yanlış ve hukuka aykırı verdikleri kararlardan doğan zararları ödeyecekler,

·         Yolsuzlukların üzerine gidilecek, hiçbir siyasetçi iş takibi yapamayacak, siyasetçilerin mal varlıkları denetlenecek,

·         Uluslararası kurum ve kuruluşlara yeniden girilecek, Türkiye’nin saygınlığı ve etkinliği yeniden sağlanacak,

·         Merkez Bankası tam bağımsız olacak, İstanbul’dan Ankara’ya taşınacak. 128 milyarın akibeti takip edilecek, arka kapı satışları mercek altına alınacak,

·         Gençlere yurt dışı çıkışlarda ücret kaldırılacak, Üniversite seçme sınavları çoklaştırılacak ve parasız olacak,

·         Seçim barajı %3’e çekilecek, zaruret halinde parti kapatma yerine kişisel suç unsurları aranacak,

·         Planlama teşkilatı yeniden kurulacak,

·         Hiç kimse ötekileştirilmeyecek, birlik ve kardeşlik sağlanacak. Ülkede herkes devletçe kucaklanacak. Siyasi etik yasası çıkarılacak.

İlk aklıma geliverenler. İnşallah ülkemiz ve asil milletimiz için hayırlı olur.

“Bunlar yapılabilir mi, yapabilirler mi” diye endişe duyanlar: yapmazlarsa paşa gönülleri bilir. Bir sonraki seçimde tıpış tıpış göndeririz, çünkü PATRON biziz ve bunu siyasiler de er ya da geç öğrenecekler.

NOT; Kıbrıs için, dış Türkler için bir şeyler yok diyenlere: o zaman İyi Parti ya da Zafer Partisini tek başına iktidara taşıyın, yapmazlarsa hesabını soralım. Öncelik yıpranan Türkiye’nin yeniden inşasıdır.