Gece sabaha kavuştuğunda ayaza kesti GELİBOLU.

Alaca karanlıkta dağlar gözlerde belirirken çıt çıkmıyordu.

Biraz sonra ölüme dörtnala koşacak askerlerimiz yere çömelmiş, kopacak kıyamette zafere ulaşmak için ölümü hiç düşünmeden sessizce dua ediyor, gelecek emri bekliyorlar.

Subaylar birliklerinin başında, elleri silahlarının kabzasında, biraz sonra hücum diye bağırdıklarında, arkalarından ölüme uçarcasına koşacak askerlerinin başında zafere kadar sürecek ölüm emrini bekliyorlar.

Topların düşmana çevrilen namluları buz kesmişti zafer alevinden önce

"Hakkınızı helal edin" dedi, mavi gözlü dev komutan Mustafa Kemal.

Kulaktan kulağa sessizce ve saniyeler içinde ulaştı ve cevabı ayni hızla kulaktan kulağa geri döndü.

"Helal olsun!"

Mavi gözlü dev komutan "Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" dedi.

Emir büyük yerdendi.

Gayri durulmaz.

Çanakkale coğrafi olarak bir nevi Anadolu'nun anahtarı idi düşmana anahtarı vermek yok olmak demekti...

Siz, o gün, orada o kutsal toprakların her santimetre karesi için kan ve can vererek vatan yaptınız, tarih yazdınız, Çanakkale geçilmez dediniz.

O gün vatan sevgisini ibadet saydınız ve bedelini şehitlik mertebesine ulaşarak ödediniz.

Şehadete koşa koşa giderken, ölümden hiç korkmadınız.

Uğruna ölmekse seni yaşamak,

Bin defa ölürüm de adına leke sürdürmem,

Gururdur, namustur Bayrak ve Vatan,

Aksa da kanım korkmam, hainleri güldürmem dediniz, uğrunda can vererek “Çanakkale Geçilmez” dediniz.

18 Mart 1915

Bugün ulu dağların yas tuttuğu, ağaçların dallarını eğdiği, dağ çiçeklerinin renklerinin solduğu gün.

Bugün vatana uzanan elleri kırmak için hayatlarını feda edenlerin günü.

Çanakkale'yi geçilmez yapan tüm şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun.