Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri veya tespitleri hep sancılı, buhranlı olmuştur.

Çünkü etkeni ve etkisi çok fazla olan bir makam.

Türkiye coğrafi olarak çok değerli bir yer.

Şöyle bir dünya haritasına baktığımızda Türklere Vatan olan toprakların ne kadar kıymetli olduğu görülür.

Dünyayı yönetme, dünyanın ürettiklerini, yeraltı kaynaklarını fakirlerin elinden gasp edip kendi halkına aktarma iddiasında olan tüm emperyalist devletlerin Anadolu coğrafyasında gözü olagelmiştir.

Geçen yüzyılın emperyalist gücü İngiltere Anadolu topraklarına önce 1915 de Çanakkale’den girmeyi denemiş ve yenilerek geri gönderilmiştir.

4 yıl sonra 15 Mayıs 1919 da Yunanlılara İzmir’den işgal girişimi yaptırdılar 3 yıl sonra geldikleri İzmir’den bir 9 Eylül günü denize döküldüler.

Türkiye cumhurbaşkanı (padişah) kimdi?

İngilizlere İstanbul’un anahtarını veren ve bir İngiliz denizaltısıyla Türkiye’den kaçan Vahdettin değil miydi?

Yani İngilizler Türkiye’yi işgal etmeden önce Cumhurbaşkanını ele geçirmişlerdi.

Atatürk emperyalizmin bağrına bir hançer gibi saplandı.

Emperyalizm yüz yıldır Atatürk’ü hiç aklından çıkarmadı.

Atatürk’ten sonrada işini hiç şansa bırakmadı.

Cumhurbaşkanlığı makamı sürekli emperyalistlerin belirlediği, gerekirse darbeyle indirdiği, gerekirse tekrar geri getirdiği bir makam olarak 70 yıldır kullanılmaktadır.

Son yıllarda Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok çatışma yaşanmamasının sebebi, BOP eş başkanlığını yapmaya çalışan, Yahudi üstün hizmet madalyasını kabul eden bir cumhurbaşkanının ve halinden memnun, kontrolde bir sarı muhalefetin oluşundandır.

ABD, BOP eliyle Türkiye’yi bölmek istiyor.

Türkiye’nin güneyinde Misak-ı milli sınırlarının içinde 2 adet kendisine bağlı Kürt devleti kurdu.

Irak ABD tarafından işgal edildiğinde Irak devlet başkanlığına Irak nüfusunun 1/6’sı olan Kürt lider Talabani’yi getirmişti.

Iraktaki Kürt devletinin temelleri o zaman atıldı ve peşmerge devleti kuruluşunu aşağı yukarı tamamladı.

Suriye’nin kuzeyinde hedefledikleri garnizon koridor devlet için Suriye iç savaşı çıkardılar ve 70 bin kişilik ordu teşkil ettirilip silahlandırılıp bir devlet oluşumuna çalışılmaktadır.

Türkiye’nin güneyinde kurulan bu iki uydu oluşumun Türkiye toprakları üzerinde hesapları olduğunu herkes bilir.

Türkiye’nin güneyinde kurulan oluşumların Türkiye ayağı HDP’dir.

(Türkiye İçişleri Bakanı ikide bir Türkiye sınırlarının içinde 139 terörist kaldı diye kendi boş propagandasını yapıyor ama teröristlerin ne olduğunu açıklayamıyor. Yakalandılarsa cezaevindeler mi, öldülerse mezarları nerede, tabi ki bir şey olmadı adamlar güneyimizde ordu kurdu hepsi oradalar.)

Emperyalizm Türkiye’ye bir Cumhurbaşkanı seçilsin, o Cumhurbaşkanı da HDP’nin oyuncağı olsun istiyor.

İşte Kemal Kılıçdaroğlu’nun birinci tercih olarak istenmesinin sebebi bu gibi görünüyor.

Millet ittifakı gerçekten kendi içinden bir Cumhurbaşkanı çıkarmak istese elinde HDP ye mahkûm olmadan bir Cumhurbaşkanı seçme ihtimalleri güçlü iken illa HDP ye mahkûm olan ve seçilme ihtimali güç olan yolu tercih etmeye çalışıyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden bir algı yaratılmaya çalışılıyor.

Üretilmeye çalışılan algının en önemli argümanı Kemal beyin HDP reylerini alma potansiyelinin olduğu üzerine.

İstenende bu.

CHP’li Hatay belediye başkanı 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adayının dış etki tarafından tespit edileceğini ve masanın da bu adaylığı onaylayacağını söylemişti.

6’lı masanın diğer ortağı İYİ P. genel başkanı Meral Akşener’in sık sık ABD büyükelçisi ile görüştüğü de biliniyor ve inkarda edilmiyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığına adaylığı Büyük Ortadoğu projesinin Türkiye ayağının bir organizasyonudur.

ABD birinci tercih olarak HDP endeksli bir Cumhurbaşkanı istiyor.

Yok olmazsa anlaşmaya dünden hazır pragmatist Tayyip Erdoğan kapının dışında bekliyor.

O tercih değil ama mecbur kalınırsa ilk fırsata kadar katlanılacak bir zaman dilimi olarak görülüyor.

Türk milleti olarak biz mutlaka ABD emperyalizmi ile bir ölüm kalım savaşı yapacağız. Bizim neslimize mi rast gelecek yoksa bizden sonraki nesillerden hangisine rast gelecek onu hayatın getirdikleri gösterecek.

Geçen yüzyılda 1880 ile 1900 yılları arasında doğan o zamanın altın nesli nasıl bir istiklal savaşı verdiyse; Türk milleti aşağı yukarı aynı istiklal savaşını vermek mecburiyetine doğru hızlı adımlarla ilerliyor.

Kemal Kılıçdaroğlu ve avenesinin gözünü iktidar hırsı o kadar bürümüş ki HDP siz kazanmayı düşünmüyorlar bile.

Emperyalizme aparat olanları Türk milleti hep tarihe gömdü.

Bilmeyenler Osmanlının yıkılışını bir daha okusun…