Av. Dr. İrfan  Sönmez

Av. Dr. İrfan Sönmez

Endişe etmekte haksız mıyız?

Birinci çözüm sürecinde yaptıkları hataların daha kötüsünü yine yapıyorlar.

İstiyorlar ki, kimse konuşmasın, eleştirmesin istedikleri gibi at oynatsınlar.
Fakat demokrasi bu değil, ortak doğruya ulaşmanın yolu konuşarak, eleştirerek bir noktada buluşmaktır.

Eleştirenler barış istemiyor diyorlar. Birinci çözüm sürecinde de en küçük eleştiriyi böyle bastırmışlardı.

Eleştirenler barış değil, bölünme istemiyorlar. Bir defa daha aldatılmak, daha büyük bedeller ödemek istemiyorlar. Eleştirenler, PKK’nın bütün uzantılarıyla tasfiye edilmedikçe sorunun bitmeyeceğini söylüyorlar. Örgütün Suriye yapılanması orda durdukça bunun Türkiye’deki ayrılıkçılar üzerinde -özendirici, kışkırtıcı- etki yaratacağını, bir gün aynı statüyü burada da dayatacağını söylüyorlar. Eleştirenler, şartsız şurtsuz tasfiye denilmesine rağmen niçin hemen akabinde anayasa değişikliklerinin gündeme getirildiğini soruyorlar.

Eleştirenler, anayasa değişikliğinin devletin değiştirilmesi olduğunu, bir örgüt için devletin değişmesinin diz çökme olduğunu ifade ediyorlar.

Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. Sn. Erdoğan, resmi dil, tek devlet, tek bayrak değişmeyecek diyor ama daha önce de il il gezip eyaletleşmeye methiyeler düzen kendisiydi. Birçok defa bu ülkenin tapusu olan Lozan’a eleştiriler yönelten de oydu.

Şimdi Kanal İstanbul projesi ile Karadeniz barışının teminatı olan Montrö delinmeye çalışılıyor. Bunları yaşayan, gören, duyan bir toplumun sürece endişe ile bakması doğal değil mi? Hele bazı AKP’lilerin Türklük ve milli devlet karşıtlıkları ortada dururken.
Örgütler teröre bazı siyasi sonuçlar almak için başvururlar.

Amaç, korkutarak, sindirerek, ağır bedeller ödeterek devletleri hedeflerini gerçekleştirecek tavizler vermeye zorlamaktır.

PKK bunu şiddet yoluyla elde edemedi, şimdi siyaset yoluyla elde etmeye çalışıyor. Vazgeçilen hedefler değil yöntemlerdir.

O zaman yarım asırdır verilen şehitlerin bir anlamı kalır mı? Binlerce şehit vererek hayır dediğinize, bugün evet demenin makul bir izahı olabilir mi?

Bu ülkede terör baronları ve kandan nemalananlar hariç hiçbir kişi terör örgütünün tasfiyesine karşı çıkmaz.

Çıkmamalıdır da. Ancak onun diğer kolları varlıklarını sürdürdükçe bu bir tasfiye değil aldatmaca olacaktır. Kaldı ki, bu tip olayları fırsata çevirerek başka gündem ve hedeflerin aracı yapmak da başka bir yanlış ve tereddüt sebebidir.

15 Temmuz istismarı ile Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi. Milletin demokrasiye sahip çıkmak için ödediği bedel, bir kişinin saltanatına meze oldu. Şimdi de tasfiye propagandası - ömür boyu- başkanlığa tahvil edilmeye çalışılıyor. Bu açıkça demokrasiye vedadır.

Büyük bir kitlenin endişelerine bir de bu zaviyeden bakmak lazım. Bu kadar gürültünün, şamatanın, toplumu susturma gayretlerinin arkasında biraz da bu hedefe ulaşamama korkusu yok mudur sanıyorsunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Av. Dr. İrfan Sönmez Arşivi

Yeni Belediyeler Yasası, Niçin?

15 Mayıs 2025 Perşembe 20:08

PKK aslında ne demek istedi?

13 Mayıs 2025 Salı 10:50

Bir gün milliyetçileri ikna ederlerse…

10 Mayıs 2025 Cumartesi 20:10

Denetimsiz güç ve yozlaşma

08 Mayıs 2025 Perşembe 22:11