KAFES' TEKİLER

Bir filmle ilgili galiba ilk defa bir şeyler karalıyorum. Abuk sabuk bir yazı da olabilir, emin değilim. Metni hiç tashih etmeden tamamen doğaçlamayla oluşturdum. Okuduğunuz aslında bir eskiz… Bakalım ortaya neler çıkacak?

Filmi dakika dakika betimleyip kritik etmek lazım ancak gitmeyen arkadaşlarımıza haksızlık yapmak istemiyorum. Onlar için kötü sürpriz olur, farkındayım. Bu yazı dediğim gibi ‘‘Filmden sonra arkadaşlarınızla ayaküstü konuştuğunuz birkaç dakikalık değerlendirme şeklinde kendiliğinden oluştu.’’ varsayın.

Hala filmin etkisindeyim, yalan yok! Evvela başrol oyuncusunu kutlamak istiyorum. Çoğu sahneye adeta hayat vermiş. İsmail Hacıoğlu’ nun ‘‘Yahu ihtilalde işkence gören ülkücüyü nasıl oynamışlar?’’ diyebileceği daha önceden çekilmiş bir film yok. Hani denir ya adam gerçekten oynamış; hem de derinden, hissede hissede... Tebrik ederim. Eminim, Hacıoğlu’ nun performansı filmin ulaşacağı kitle ve kişiyi de arttırıp değiştirecektir. 

Film sizi o dönemlere alıp götürüyor. Arkadaşlığı, işkenceleri, davayı ve mücadeleyi taa yüreğinizde duyuyorsunuz. Dakikalar ilerledikçe Kafes’ tekilerin yalnız olmadığını, Kafes’ in sizi de sarmaya başladığını görüyorsunuz. Asılan Mustafa’ yı, küçük kızın bisikletini, ihanetleri, işkenceleri, vefayı, arkadaşlığı, karanlık oyunları gördükçe acıyı sadece Kafes’ tekiler değil siz de çekmeye başlıyorsunuz. 

Daha kısa zaman dilimi de anlatılabilirdi ancak filmde çok ayrıntı ve olay yer verilmiş, uzun bir süreci kapsıyor. Bu kulvarda kısırlık ve tecrübesizlik var, haa deyince 10 tane film çevirebileceğiniz bir sahadan bahsetmiyoruz. 80 döneminin sert günlerini anlatacaksınız; işkenceleri anlatacaksınız; aşkları, mücadeleyi, bayrağı, milleti, ülküyü, vatanı, silahı, barut kokusunu, kanı, çaresizliği, yokluğu, derin ilişkileri anlatacaksınız. Bunlar öyle her baba yiğidin altından kalkabileceği konular değil. Komediyi herkes çeker; gerilim, aksiyon ya da diğer türleri… Ancak dikkat ederseniz siyasî içerikli ve düşmanı olan bir olaydan bahsediyoruz. Hiç kimse böyle filmlerde rol alıp taraf olmak istemez bu bir; ikincisi bunlar sinemanın sıradan, peynir-ekmek gibi giden konuları değil! Milyon liralar dökersiniz, elinizde patlar. Her ayrıntı, her olay, her bakış, her kelime ilmek ilmek işlenip düşünülerek oynanmalı; yoksa rezil olma ihtimaliniz de var! 

Aşkın olmadığı sinema yapıtı düşünülemez elinizdeki senaryo siyasî dram olsa bile… Niyazî-i Mısrî telmihi üzerinden yürüyen, göğüs göğüse çarpışan iki farklı grubun içinde başlayan imkânsız aşk hikâyesi anlatılıyor filmde. Bence mükemmeldi, başarılı oyunculuk diye buna denir. Zeynep karakterine can veren Nilay Duru’ yu da kutluyorum yeri gelmişken. Aşkın anlatılması belki en zor filmde aşkı çok güzel oynadı. Bir sahaf ve kanlı bir kitap üzerinden gelişen, fikrini sorgulayan üniversite öğrencisi Zeynep ile Mehmet Niyazi’ nin aşkı filme ayrı heyecan katıyor. Azizim, sadece böyle aşkı anlatmak bile başka filme konu olabilir.

Sakın ola; filmi alanında basamak, önayak falan sanmayın. Kafes, yıldız gibi parlıyor. İzleyecek arkadaşlarımız illâki teknik hatalar bulabilir, çok sayıda eleştiri getirebilirler. Ancak unutmayın ki genel seçim öncesi çok cesur bir zamanda vizyona girdi. Bu bile takdire şayan!

Kafes’ i eleştirmek istemiyorum, ortaya sağlıklı bir metin çıkacağından şüphem var. Ancak size borcum olsun; ileride fırsat bulursam tekrar izleyip eksiklerini, yanlışlarını masaya yatırmak isterim. Dediğim gibi filmin hala etkisi altındayım. Ağabeylerimin mücadelesini, acısını taa yüreğimde hissettim; her kareyi benliğime nakşettim.

İlerleyen dönemlerde benzer filmlerin yapılacağını düşünüyorum. Çünkü internetten elde ettiğimiz bilgilere göre film çoğu yerde kapalı gişe oynuyor. Siyasî dram üzerine film tecrübesi arttıkça Kafes’ in Türk sinema tarihi açısından tüm görüşler adına kült, klasik hatta temel taşı haline geleceğini zamanla göreceksiniz. 

Kafes’ e dair düşüncelerimi romantik, ağdalı veya lirik yöntem kullanmadan size içimden geçtiği gibi aktardım. Ara ara böyle yazılar yazıyorum. Bu tarzı Türkî basite, Yunus Ata’ nın sehl-i mümtenîsine benzetiyorum. Sohbet havası, iletişim kurmak ve anlatmak için bire bir... Yazıyı okuyan her kişi, Kafes’ i izledikten sonra bana hak verecektir. 

Hangi görüşte olursanız olun; Kafes’ i mutlaka izlemenizi tavsiye ediyor, emeği geçen tüm sanatçı ve diğer arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. 

Kafes’ tekiler, gönlümüzdekilerdir! 


Yücel ÖNDER

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi