Okan Bent Önok

Okan Bent Önok

Zeytinlik Katliamı!

Bu topraklar binlerce yıldır zeytinle bereketlendi. Zeytin ağacı, bu coğrafyada sadece bir tarım ürünü değil; bir yaşam biçimi, bir kültür, bir kimliktir. Ama şimdi, bu kadim ağacın dalları altında değil, kepçelerin altında eziliyoruz. Devletin gözetiminde, yandaş şirketlerin iştahıyla, halkın elinden zeytinlikleri alınıyor. Ne için? Maden çıkaracağız, enerji üreteceğiz, kalkınacağız diye. Oysa bu bir kalkınma değil, bu düpedüz bir katliamdır!

Bugün zeytin ağaçları kesiliyor, yarın bu halkın kökleri sökülecek. Gözümüzün önünde sadece ağaçlar değil; hayatlarımız, sofralarımız, havamız, toprağımız, suyumuz yok ediliyor. Ve bu büyük yıkım, bir devlet politikası olarak hayata geçiriliyor. Yasalar eğilip bükülüyor, yönetmelikler gece yarısı değiştirilip doğa düşmanlarına kalkan yapılıyor. Üstelik bunu yapanlar, halktan aldıkları yetkiyle halka savaş açmış durumda.

Zeytine Düşmanlık, Hayata Düşmanlıktır

Zeytin, Anadolu’nun kutsalıdır. Onu kesmek, sadece bir ağacı değil; tarihi, geleneği, geçim kaynağını yok etmektir. Ama bunu anlayacak bir vicdan kalmamış. Zeytine düşmanlık artık sistematik bir hale gelmiş. Çünkü zeytinlikler, altlarında maden olduğu için değil; üstlerinde insan olduğu için hedefte. Bu ağaçlar köylünün, emekçinin, doğaseverin alanı olduğu için kesiliyor.

Yani mesele sadece doğa değil, sınıfsal bir meseledir. Zeytin ağacını savunan köylüyle, onu yok etmek isteyen şirketin karşı karşıya gelmesidir. Ve bu çatışmada devlet açıkça tercihini yapmıştır: Halkın değil, rantın yanında durmuştur.

Enerji Bahanesiyle Yıkım

Enerji gerekçesiyle yapılan bu yıkım, bir aldatmacadır. Gerçek şu ki, enerji ihtiyacı değil; rant ihtiyacı önceliklidir. Bugün Kazdağları’ndan Akbelen’e kadar nerede zeytinlik varsa, oraya şirket dozeri giriyor. Maden şirketleri için ülkenin her yeri potansiyel sömürü alanı. Devletin görevi korumakken, bu katliama ortak oluyor.

Ve sormak gerekir: Maden çıkarınca ne olacak? Bu ülke daha mı özgür olacak, daha mı zengin olacak? Hayır! Zengin olan, sadece birkaç yandaş şirket olacak. Yoksullaşan, kuraklaşan, kirlenen, göç eden yine halk olacak. O zaman bu hangi kalkınma?

Direnişin Onuru

Ama bu ülkenin vicdanı hâlâ ayakta. Kazdağları’nda çadır kuranlar, Akbelen’de tarlalarını terk etmeyenler, zeytin ağaçlarına sarılan kadınlar… Hepsi bu ülkenin gerçek sahipleri. Direnenler, sadece doğayı değil, insan onurunu da koruyor. Çünkü bir halkın doğasına sahip çıkması, var oluş mücadelesidir. Ve bu mücadele, sonunda mutlaka kazanacak.

Zeytin ağacını savunmak sadece çevrecilik değildir. Bu, vatan savunmasıdır. Çünkü bu toprak zeytinsiz, bu halk doğasız yaşayamaz. Ağaçların kesilmesine sessiz kalmak, çocuklarımızın geleceğine ihanet etmektir.

Bu Ülke Talan Edilemez

Zeytinlik katliamı, sadece bugünün değil, yarının da felaketidir. Bir ağacı kesmekle bitmiyor. İklim bozuluyor, toprak çoraklaşıyor, köyler terk ediliyor. Bu katliamın faturası, yıllar sonra aç susuz kalan halkın önüne konacak. Ama o faturayı bugünkü talancıların ödemeye hiç niyeti yok.

Bu ülke satılık değil. Zeytinlikler şirket mülkü değil. Bu halk, doğasını savunmak için gerekirse daha da direnir. Çünkü zeytini kesenlerin kökü tutmaz. Çünkü bu katliama karşı susanlar, yarın çocuklarının gözlerinin içine bakamaz.

Zeytinlikleri korumak, sadece bir ağaç sevdası değil; bir yaşam direnişidir. Bugün Akbelen’de bir kadın zeytin ağacına sarılıyorsa, bil ki yarın milyonlar o ağacın gölgesinde birleşecektir. Çünkü bu halk, toprağını da ağacını da satmaz.

Zeytinliklerimizi savunacağız. Doğamıza, geçmişimize, geleceğimize sahip çıkacağız. Bu katliama ortak olanları, bu ihaneti destekleyenleri, bu yağmayı organize edenleri unutmayacağız. Gün gelecek, zeytin ağaçlarının kökünden doğan adalet, bu toprakları yeniden yeşertecek. Ve o gün geldiğinde, katiller değil; yaşamı savunanlar kazanacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Okan Bent Önok Arşivi