İmamoğlu’na verilen ceza ile ilgili akla ziyan yorumlar yapılıyor. Mahkeme kararını tartışmak yerine komplo teorileri ile –bu kararın kime yarayacağı- konuşuluyor.

Hukukun çiğnendiği, adaletin yok edildiği bir yerde hangi kararın kime yarayacağının bir önemi var mı?
Devlet adaletle var olur, adaletle varlığını sürdürür.

Bu kararı hukuk perspektifinde analiz etmenin hiçbir anlamı yok. Çünkü karar hukuki değil, bazı siyasi sonuçlar elde etmek için verilmiş bir karar.

Erdoğan’a verilen cezaya bakarak o ceza Erdoğan’ı iktidara taşıdı bu ceza da İmamoğlu’nu iktidara taşıyacak diyenler var.  Halbuki kararla hedeflenen sonuç kesinlikle bu değil. Önü açılan İmamoğlu değil, Kılıçdaroğlu.

Erdoğan’ da Bahçeli de  altılı masanın CB adayının Kılıçdaroğlu olmasını istiyorlardı.

Kılıçdaroğlu’da uzun zamandır bir parti lideri gibi değil, CB adayı gibi konuşuyordu.

Akşener ise tam aksi kanaatteydi, seçimin Kılıçdaroğlu ile değil iki Belediye Başkanından biri ile kazanılacağı kanaatindeydi. Onun için sık sık tercihinin- kazanacak adaydan- yana olduğunu söyledi. İki belediye başkanının ismini verdi ama hiçbir zaman Kılıçdaroğlu’nu kazanacaklar arasında saymadı. Bazı parti mensupları da aynı düşünceyi dillendirdiler.

Mansur Yavaş, bu süreçte kararlı bir tutum sergilemedi. Altı liderin kendi adında ittifak etmesini istedi. Bu tutum üzerine ibre İbre İmamoğlu’na döndü. Anketler İmamoğlu ile Erdoğan’ın yarışması halinde İmamoğlu’nun kazanacağını gösteriyordu. İşte bu noktada Yargı devreye sokuldu. Entipüften bir sözden dolayı İmamoğlu’na ceza verilerek aday olması engellendi.

Hala bazıları bu mağduriyet motivasyonu ile İmamoğlu’nun aday olacağını sanıyor. Oysa bu artık imkansız denecek kadar zor. Şu anda İmamoğlu’nun aday olması için bir engel yok. Çünkü henüz ortada kesinleşmiş bir ceza yok. Ancak İmamoğlu aday olursa bu ceza jet hızıyla kesinleştirilebilir. Emir komuta ile çalışan bir yargı için bu imkansız değil. Diyelim ki kesinleştirilmedi, zamana yayıldı o zaman da YSK faktörü var. Son yerel seçimde YSK bazı HDP adaylarına seçim kazanmalarına rağmen –terör örgütü ile iltisaklı oldukları gerekçesi ile- mazbatalarını vermedi. Onların yerine ikinci sırada olan AKP adayları belediye başkanı oldular. YSK’nın aynı tarifeyi İmamoğlu’na da uygulamaması için hiç bir sebep yok. İmamoğlu seçimi kazanır sıra mazbata almaya gelince YSK, hakkınızda mahkeme kararı var, mazbata veremeyiz diyebilir. YSK kararları yargı denetimine tabi olmadığı için ikinci sırada olan Erdoğan yeniden CB olur. Türkiye iyice otoriterleşir. Milli varlıkları yağmalanır. Demokratik ülkeler kulübünden çıkarak üçüncü dünya ülkeleri kulübüne dahil olur.

İktidar mahkeme kararı ile Kılıçdaroğlu’nun önündeki İmamoğlu engelini kaldırdı. Akşener’in kurgulayıp sahneye koyduğu oyunu bozdu. Altılı masanın adayını ben belirleyeceğim dedi. Bu saatten sonra altılı masanın risk alarak İmamoğlu’nu aday göstermesi çok zor. Bunun dışındaki yorumlar abesle iştigaldir. Mahkeme, hukuk dışı kararıyla Erdoğan’ın rakibini belirledi, görevimiz adalet değil siyasettir dedi.