
Av. Dr. İrfan Sönmez
Adalet yoksa…
Adalet, herkese hak ettiği şekilde davranmak, kimseye haksızlık etmemektedir.
İnsanları din, mezhep veya ideolojilerine göre ayıran ve buna göre davranan bir adalet anlayışı topluma huzur getirmez.
Yargı, uzun zamandır buna göre çalışıyor, bazılarını görmüyor, bazılarını ise -kampına- göre değerlendiriyor: zihniyet şu:“ Bizden değilsen suçlusun, bir şey yapmamışsan bile yapmışsındır.”
Sorun şu ki, devlet adaletten uzaklaştıkça halktan da uzaklaşıyor. Adaletin zayıf olduğu ülkelerde aslında zayıf olan devlettir. Çünkü halkla arasındaki mesafe büyümüş, aidiyet duygusu zedelenmiştir.
İnsanları, devleti sahiplenmeye iten duygu aidiyet duygusudur. Ülkenle bağın ne kadar güçlüyse ona sahip olma bilincin o kadar güçlüdür!
Çeyrek asırdır, işte en çok bu bilinç zayıfladı. Çünkü iktidar devlet mekanizmasını hep taraflı çalıştırdı. Bazılarını ülkenin sahibi gibi görürken bazılarını yok saydı. İhalelerde, personel alımlarında, mülakatlarda sistemi hep buna göre çalıştırdı. Gün geldi ülkesini sevenle söveni eşitledi. Bir ülkede ihanet övgü alıyorsa o ülkede bölücülükle mücadelenin, vatan sevgisinin anlamı kalmamıştır. Öcalan, iyi bir adamsa ona karşı mücadelenin bir anlamı olur mu? Utanmasalar yollara, köprülere, havalimanlarına Öcalan ve çetesinden bazılarının isimlerini verecekler!
Haine dalkavukluk, vatansevere hakarettir. Şehide, gaziye ihanettir.
Adalet sadece mahkemelerde görülen davalarla ilgili değildir, düşüncede, fikirde, insanları kıymetlendirmede de adil olmak gerekir. Yargının topuzu suçlulardan çok, muhaliflere çarpıyorsa artık orada adil bir yargı erki yok, iktidarın sopası olmayı kabul etmiş bir siyaset aracı vardır.
Şu CHP aleyhine açılan davalara bakın, neredeyse CHP’li olmak ağır bir cürüm haline getirildi. İnsaf ve vicdan ölçüleri yok edildi. Söz konusu yolsuzluksa, Melih Gökçek’in “Dinazorlu parkına” harcanan paralar ülkedeki bütün belediyelerin yolsuzluk suçlamalarının elli katı eder. Daha kimsenin evinde ayakkabı kutularında deste deste dolarlar yakalanmadı.
Tarafsız yargı suçlunun kimliğine bakmaz, hatta onu görmez, suça bakar. Suç varsa kişinin kimliği önemsizdir. Ama çark böyle işlemiyor. Şu zeytinlikler için komisyondan geçen yasa tasarısına bakın, son sözü yargı yerine siyaset söylüyor. Hukuk devletinde son söz her zaman yargınındır.
İktidarın uygulamaları ile çağın neredeyse iki buçuk-üç asır gerisine düştük. 1789 tarihli İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nin 16. Maddesi şöyle der: “ Hakların güvenceye alınmadığı ve kuvvetler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur.”
Bugünkü durumumuza bakıp vardır diyebilir miyiz?
Değerli Anayasa Hukuku alimi Kemal Gözler yıllar önce CB sistemi ve kuvvetler birliğine yönelişi görmüş “Elveda Anayasa” diye uyarmıştı. “Kişiye özel” CB sistemi ile çağın gerisine düştük. Şimdi sıra yine “kişiye özel” anayasa ile bu gerilemeyi perçinlemede. Bunu da başarırlarsa dünyayı 2-3 asır geriden takip edeceğiz.
Niçin?
Yeter ki, partimiz, liderimiz kazansın, ötesi önemli değil.
Ayet:…Allah) pisliği (huzursuzluğu, kokuşmuşluğu, azabı), akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır.” Yunus suresi/100
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.