
Av. Dr. İrfan Sönmez
İran dersleri
Despot yönetimlerin birinci önceliği kendi saltanatlarını koruma altına almaktır. Bu sebeple, bütün tedbirler iç düşman olarak gördükleri muhalif güçlere karşı alınır.
İsrail’in İran’a saldırılarında ortaya çıkan güvenlik zaafı bununla ilgilidir. İsrail, İran topraklarında dron imalathanesi kuruyor, İran istihbaratının haberi yok. Saldırıların bu kadar etkili olmasının nedeni ülke savunmasının daha çok - iç düşmana- göre tanzim edilmiş olmasından kaynaklanıyor.
İran, başını açan kadınlara karşı gösterdiği hassasiyeti, İsrail’e karşı göstermiş olsaydı bugün farklı bir senaryoyu konuşuyor olabilirdik.
Bir ülkenin savaş gücü öncelikle sahip olduğu teknolojik güç ile ölçülür. Ne kadar teknolojiniz ileri ise savaşma kapasiteniz o kadar büyük olur. Ama bu yetmez, savaşı yapan, ölen, öldüren insandır. İnsanlarınızın size inanması, uğruna ölünebilir bir yönetim şeklinizin olması gerekir. Ezen, soyan, boğan bir toplum düzeni için, kimse kendini feda etmez. Bu düzen, “uğruna ölüme değer” diyebilmelisiniz.
Bir diğer konu da toplumun birliği, bütünlüğü, tehdit ve tehlikeler karşısında bir araya gelme kapasitesi veya şuurudur.
İnsanları bizden/ ondan diye ayıran bir yönetim, tehlike anlarında toplumu bütünleştiremez. Bazen ayrımcılık, ayrımcılığa uğrayanların bütün dini ve milli hislerini yok eder. Düşmanla, ceberut yönetim arasında tercihini -tarafsız, lakayt- olmaktan veya düşmandan yana kullanır. Bana eza edenin benden veya düşmandan olması fark etmez diye düşünür. İran halkının bir kısmı, İslam giysili molla rejimini bu nedenle savunmaya değer görmüyor olabilir. Hatta “Düşmanımın düşmanı dostumdur” düşüncesiyle İsrail’in emelleri ile kendi emellerini birleştirmiş olabilir. Böyle bir iş birliği olmadan İsrail’in İran topraklarında dron atölyesi kurması, bu kadar nokta hedefi vurması mümkün değildi.
Baskıcı rejimler, adaletsiz yönetimleri ile kendi vatandaşlarını düşman saflarına iterler.İran yarım asırdır bunu yapıyor.
Göz ardı edilmemesi gereken bir başka husus da İran’ın son yıllarda aldığı göçlerdir. Özellikle Afganistan’dan kaçanların bu ülkede önemli bir yekün oluşturduğu biliniyor. Bunların büyük bir kısmı da Türkiye’ye yönlendirildi. Bu göçmenlerden bazılarının İsrail tarafından kullanıldığına dair iddialar var. İran, bu unsurları kontrol edemedi, Türkiye’nin de edip edemediği bilinmiyor. Üstelik 2023 yılında ne akla hizmetse İran sınırı mayınlardan temizlendi. Daha önce sığınmacılar rahat gelsinler diye Suriye sınırı da temizlenmişti.
Geçmişte ABD ile iş birliği yapan bu grupların tekrar iş birliği yapmayacaklarının garantisi yok. Gerek Suriye’den Türkiye’ye, gerekse Afganistan’dan Türkiye’ye yönelen bu sığınmacı dalgası amaçsız değildi.
Aynı sorunlarla yakın bir gelecekte Türkiye de karşı karşıya kalabilir. Aynı inançtan olmak aynı amaçlara hizmet veya aynı ülkülere bağlılık anlamına gelmez!
AKP’nin ensar/ muhacirin aldatmacası tam bir uyutma, narkozlamaydı, hedefine ulaştı.
Milli mücadelede İngiltere’nin Yunan’ı karşımıza dikmesi ne ise, bugün ABD’nin İsrail’i İslam dünyasının içine sokması da odur. İsrail, tek başına bu operasyonları ne yapabilir ne yapmaya cesaret edebilir. İngiltere yine aynı İngiltere, İsrail’e savunma desteği vereceğini açıkladı, Fransa aynı Fransa, onun da aynı desteği vereceğine şüphe yok. ABD ise zaten operasyonu yürüten akıl. Türkiye burada hem adaletten yana tavır almalı hem de önceliği Türkiye’nin çıkarları olmalıdır. BOP’un bundan sonraki aşamaya geçmesi, İran’da alacağı sonuca bağlıdır.
İktidar, önce 23 yıldır insandan saymadığı muhaliflerle barışmalı, devleti - kişiye özel devlet- olmaktan çıkarmalıdır. Millet ancak kendine ait olduğuna inandığına sahip çıkar. Devleti milletleştirmek ülke savunmasının birinci basamağıdır. Sonrası demokrasi, hukukun üstünlüğü, adalet ve insani bir yönetimdir. Şeyh Edebalı’nın deyimi ile “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.