Yaklaşan mahalli idare seçimlerinde, partilerde yoğun bir çaba görülmektedir. Bir yandan aday belirleme usul ve esasları, bir yandan seçim stratejilerinin belirlenmesi, bir yandan propaganda faaliyetleri derken en önemlisi de iddialı partilerin ittifak veya iş birliği arayışları.

İktidar partisi ve onunla ittifakta bulunan siyasi partilerin oluşturduğu Cumhur İttifakı, yukarıda bahsettiğim konular açısından gayet rahatken, muhalefeti oluşturan partilerde henüz bir ittifak ve iş birliği oluşmuş değil.

Muhalefetin ana omurgasını oluşturan CHP, geçen seçimlerde ittifaktan en fazla istifade eden parti olarak Türkiye'nin en büyük şehirlerinde seçim kazanmış, haklı olarak, yine aynı başarıyı hatta daha fazlasını elde edebilmenin gayreti içerisinde çabalamaktadır. 

Bu seçimlerde en avantajlı muhalefettir. Ekonomi çökmüş, Türk Lirası'nın satın alma gücü tarihinin en düşük seviyesini görmüş, ev kiraları almış başını giderken, enflasyonun fiyatlardaki ortalaması yüzde yüzün çok üzerinde seyreder duruma gelmişken, ülkenin en büyük sorunu ev kiraları ve ev fiyatları ve fiyatlardaki istikrarsızlıklar, ücret ve maaşların düşüklüğü, işsizlik, hele hele artık ihanete varan, sayısı 20 milyona dayanan, ülkenin mülteci sorunu halkın canına tak etmişken, iktidar partisi ve Cumhur İttifakı'nın bileşenlerinin mahalli idarelerde seçim kazanabilmesi söz konusu değildir.

Yukarıda bahse konu bütün olumsuzluklara rağmen, Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanlığını kazandı, bu seçimi de kazanır diye düşünebilir veya aklınızdan geçirmiş olabilirsiniz. Bu düşüncenizde de haksız sayılmazsınız.

Türk halkında ağırlıklı düşünce, oy kullanırken tercihini olumsuzlukları dikkate alarak değil, oyunu güçlüden yana kullanmasıdır. Bunun en güzel örneği ise seçmenler arasında yoğun bir şekilde kullanılan "Ben falan adaya veya partiye oy vermek istiyorum ama o kazanamaz. Oyum boşa gider." düşüncesi. Bu, halk arasında kabul görmüş, demokratik terbiyeden ve demokratik anlayıştan uzak düşünce, maalesef seçmenler arasında yaygınken, muhalefet partilerinin, özellikle de iki büyük muhalefet partisinin, iş birliği veya ittifak yapmadan seçime gitmeleri, muhalefetin Cumhurbaşkanlığı adaylığındaki yanlış aday tercihi sonucu nasıl bütün bu olumsuzluklara rağmen Cumhurbaşkanlığını kaybettiyse, bu seçimleri de iktidara kaptırması söz konusudur. Umarım muhalefetin ikinci büyük partisi olan İYİ PARTİ, ittifak veya iş birliğinden yana tercihte bulunur. İş birliği veya ittifaktan yana tercih kullanmasından kazanan millet olacak, muhalefet olacak ve değişim isteyen seçmen olacaktır. Aksini düşünmek bile istemiyorum. Aksi halde, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki iddiamda ısrar etmeye devam edeceğim. 

İktidar partisinin ittifak içinde seçime gitmiş olması, muhalefetin ise ayrı ayrı seçime girmiş olması, "MUHALEFET VE BÜTÜN PARTİLER RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A ÇALIŞIYOR." iddiamı doğrulamış olur. Umarım iddiamda yanılan ben olurum.