Emperyalist Rusya 1991 yılında dağılan SSCB’nin eski sınırlarını özlemişe benziyor. Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş, daha 50’li - 60’lı yıllarda SSCB’nin dağılacağını ve esaret altındaki Türklerin ayrı birer devlet olarak bağımsızlıklarını kazanacaklarını söylediği zaman, Türkiye’de büyük bir çoğunluk Türkeş’i hayalperestlikle suçlamışlardı. Dahası Başbuğumuzun kendi arkadaşlarının bile bazıları bu görüşe katılmadıkları biliniyor. Ama devlet adamlığı budur işte. İleri görüşlü olmak devlet adamlığının en büyük özelliklerindendir.

Ne olmuştu 1991 yılında kısaca bir hatırlayalım:

Sovyetler Birliği'nin dağılması, 25 Aralık 1991 tarihinde Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un istifa etmesinin ardından Sovyetler Birliği'ni teşkil eden cumhuriyetlerin bağımsızlığını kazanmalarıyla 26 Aralık 1991'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağıldığı olaydır.

SSCB’nin batı ile daha müşahhas bir ifade ile NATO ülkeleri ile silahlanma yarışını kaybetmiş ve ekonomik yönden iflasın eşiğine gelmiş bulunuyordu. İşte tam bu aşamada 1985 yılında görev başına gelen Mihail Gorbaçov; bu süreci durdurabilmek için ardı ardına çeşitli hamleler yapmıştı. Bu süreci durdurmak için yeni önlem paketleri ortaya atılmasına yol açmıştı. Temelde Glasnost (açıklık) ve Perestroyka (yeniden yapılandırma) olarak kendini gösteren bu politikalar bazı ekonomik, sosyal ve siyasal hakların verilmesi ve bu konularda daha esnek bir yönetim anlayışının benimsenmesi prensibini içeriyordu. Ancak bu politikalar zaten parçalanmakta olan birliği bir arada tutmaya yetmedi. Aksine, süreci hızlandırıcı etki yaptı.

Nihayet, Aralık 1991 yılında bir arayagelen Belarus, Ukrayna ve Rusya başkanları Sovyetler Birliği'ni feshettiklerini ve bunun yerine Bağımsız Devletler Topluluğu'nun kurulduğunu karara bağladılar.

Rusya devlet başkanı Viladimir Putin ve yönetimi, tüm bu olup bitenleri içine sindirememiş olmalı ki, biraz ekonomik yönden palazlandıktan sonra tekrar SSCB sınırlarına dönme yani eski emperyalist hayallerin peşine düştüler. Bu kapsamda 8 yıl önce bir Türk Yurdu olan Kırım’ı işgal ettiler. Kazakistan’daki iç karışıklıkları bahane ederek Kazakistan’a askeri birlikler yerleştirdiler. Yine 11 Ağustos 2008 tarihinde Gürcistan’a çıkarma yaptılar ve Gürcistan yönetimini beğenmedikleri için Gürcistanı işgal ederek kendilerine hizmet edecek bir yönetim oluşturdular. Putin yönetiminin emperyalist emelleri son bulmuyordu. 9 gün önce de Ukrayna’daki ayrılıkçı grupları bahane ederek Ukrayna’yı işgal hareketine giriştiler. Halbuki başta Putin sadece Ukrayna’nın ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığı için müdahale edeceklerini açıklamıştı. Halbuki 9. günün sonunda anlaşıldı ki Rusya Ukrayna’nın tamamını işgal etmek gibi bir harekat başlatmıştı. Ukrayna’nın doğusuna 190 bin askeri birlik konuşlandıran Moskova yönetimi ilk başta Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanıyan bir karara imza attı. Ardından Ukrayna’nın tamamını işgal etmek gibi bir bataklığa sürüklendiklerinin farkında bile değillerdi. Rusya’nın gözü dönmüştü.

Ukrayna’da NATO ülkeleri başta olmak üzere batı ülkeleri bu işgalin başlarında sessiz kalmaları Rusları daha da iştahlandırmış ve ülkenin tamamını işgale yeltendiler. Ancak Ukrayna güçleri Rus güçleri karşısında küçük bir azınlık olmasına rağmen Ruslara büyük kayıplar vermeye başladılar. Son günlerde ise NATO ülkeleri uyanmışa benziyor. Ardı ardına Ukrayna’ya yardım yapmak için sıraya girdiklerini görüyoruz. Bu tedbirler savaş başlamadan yapılsaydı, Rusların Ukrayna’da işledikleri insanlık suçunun önüne geçilebilirdi. Şu anda binlerce Ukraynalı ülkesini terk etmiş veya etmeye hazırlanıyor. Ruslar, kendi milletinden gördükleri Ukraynalılara çoluk çocuk demeden acımasızca saldırıyorlar. Savaşın bitmesi için birtakım cılız girişimler olsa da Rusları durdurmak öyle kolay olmayacağa benziyor.

Ancak, başta ABD olmak üzere batı ülkelerinin peş peşe aldıkları ekonomik yaptırım kararları sonucunda Rus rublesi bir haftada yüzde 40 gibi bir ekonomik kayba uğramış durumda. Öyle görünüyor ki; Rusya bu ekonomik yaptırımlar karşısında daha fazla dayanamaz. Ukrayna’da yaptığı tahribatları geride bırakarak çekilmek zorunda kalacaktır. Sözün özü; UKRAYNA’DA KİRLİ BİR SAVAŞ VE İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR.

Durum budur.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE