Millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylem ve eylemlerine bakıldığında ortaya çıkan kara tablo karşısında düşünmemek elde değil.

Rusya ile ilişkiler, ABD ve Avrupa politikasında izleyeceği yol, Fetö ve PKK’lılara yönelik sempatik söylemler, Kavala, Demirtaş ve Öcalan konusundaki net tavrı, Özerk yönetim ve kayyum atamaları konusunda yaptığı açıklamalar, Suriye’den çekilme konusu ve Afrin konusundaki belirsizlik, Mavi Vatan kavramına olan olumsuz yaklaşımı, KHK’lıları tekrar göreve iade etme planları, Ayasofya’nın tekrar müze haline getirilmesine istekli olması, Savunma sanayinin geleceğinin tehlikeye girmesi,  başörtü konusundaki belirsiz yaklaşım…

Hatta hatta Türkiye’nin hiç gündeminde bile yokken “Ben aleviyim” açıklaması.

Tüm olup bitene baktığımızda Şayet Kemal Kılıçdaroğlu seçilirse Türkiye’yi nelerin, hangi tehlikelerin beklediğini görmemek mümkün değil. Bunun için kör olmak gerek.

Bizi önü alınamaz bir kaosun beklediği apaçık ortada.

Öte yandan Cumhur ittifakının bileşenlerine, eylem ve söylemlerine baktığımızda bağımsız, güçlü, dinamik, gelişen, büyüyen, geleceğe umutla ve cesaretle yürüyen bir Türkiye görüyoruz.

Gelecek yüzyılın “Türkiye Yüzyılı” olacağına inanan Türk milliyetçilerinin kararı ortada.

Buna kısaca istikrar diyoruz.

En son Sinan Oğan’ın da kararını Cumhur İttifakından yana açıklaması, Millet İttifakı bileşenlerinde ciddi bir şok etkisi yaptı.

Her ne kadar Kılıçdaroğlu son günlerde,  Türk milliyetçilerine şirin görünmek için milliyetçililik söylemleriyle ortaya çıksa da, Türk milliyetçileri elbette bu sahte çıkışı yemeyecektir.

28 Mayıs seçimlerinin kaderini belirleyecek olan vatansever Türk milliyetçilerinin oylarıdır.

Önümüzde iki seçenek var. Ya İstikrar, ya kaos.

Türk milliyetçilerinin istikrardan yana tercih kullanacaklarından zerre kadar kuşku duymuyorum.