Daha önce Öcalan ile görüşmelerin sürdüğünü, yeni bir çözülme sürecinin gündeme gelebileceğini yazmıştım.

Perinçek'in açıklamaları bunu teyit etti.

Perinçek, Öcalan'ın MİT'in elinde oyuncak olduğunu, yakında televizyona çıkıp, yanlış yaptıklarını söyleyebileceğini iddia etti. (Zaten Öcalan kardeşler televizyonlara muhalif siyasetçilerden daha rahat çıkıyor)

Öcalan televizyona çıkıp konuşur mu, konuşur. Daha önce de mektubu Anadolu ajansı tarafından paylaşılmış, kardeşi Osman, televizyona çıkarılarak yüksek fikirlerinden(!?) kamuoyunun yararlanması sağlanmıştı.

Bir ülkede iktidarda kalmak yegane amaç haline gelmiş, hukuk devre dışı bırakılmışsa her şey olabilir. Olmaz sanılan o kadar çok şey oldu ki, herhangi bir şeye olmaz diyebilmek artık mümkün değil.

Öcalan, çözüm sürecinde de temel belirleyici olmuş, onun ipi ile kuyuya girenlerin yanlışlarını bertaraf etmek için hendek teröründe 700'ün üzerinde şehit vermek gerekmişti. Televizyonlar, gazeteler bebek katili, sözde örgüt lideri diye Öcalan'ı takdim ederken, onunla görüşen devlet görevlileri ona tıpkı PKK militanları gibi Başkan demekten imtina etmemişlerdi.( İnanmayanlar Oslo görüşmelerinin çeşitli kitaplarda yayınlanmış tutanaklarına bakabilir.)

Öcalan, pişmanım, tuttuğumuz yol yanlıştı, emperyalizmin oyununa geldik,silahları bırakın derse kimsenin buna bir itirazı olmaz. Bu ülkede Öcalan'a televizyonları açmak için tek bir sebep olabilir o da; etkin pişmanlık ve devlete bağlılık çağrısıdır. Başka hiç bir gerekçe ile medyaya çıkarılamaz,çıkaranlar da bugün değilse yarın bunun yargı önünde hesabını verirler. Lakin, bugüne kadar yaptığı zikzaklar dikkate alındığında Öcalan'a ne kadar güvenilebileceğinin de göz önünde tutulması gerekir. Çözüm sürecinde, kendisi ile görüşen HDP milletvekillerine barış olmazsa 50 bin kişi ile daha büyük bir savaş olacak diyerek onları şehir terörüne yönlendiren de oydu.

Peki, böyle bir TV programının PKK terörünü geriletmede bir faydası olur mu, bence olur ama bu hiç bir zaman onu bitirecek, tehdidini azaltacak düzeyde olmaz. Çünkü örgüt kısa bir bocalama ve şaşkınlıktan sonra Öcalansız örgütlenmeye kendini alıştırdı. Çözülme sürecinde de -Öcalan'ın -her dediğine evet demeyerek müstakil hareket edebileceğini gösterdi. PKK, artık varlığı Öcalan'la kaim bir hareket değil.Ayrıca Suriye ve Kuzey Irak'ta elde ettiği mevzilerle artık sadece Türkiye içinde çözülebilecek bir sorun da değil. Perinçek'in bugün söylediği şey Öcalan yakalandığında yapılsaydı, muhtemelen örgüt çöker, bugün terör diye bir sorunumuz kalmazdı.

Öcalan'nın sorguda Hasan Atilla Uğur'a anlattıklarına dair görüntüleri çözüm sürecinde Perinçek'in İşçi Partisi paylaştı. Öcalan sorguda şunları söylüyordu:

-Biz taşeronuz, bana işaret edin, şu ülkede şu tehlike vardır diye, benim için çocuk oyuncağı.

-Tek isteğim şunu deyin: Apo iyi çalış, görevini yap.

-Bu Kürtçülük konusunu halledeceğim,

-Bizim arkadaşlar devletle çok uzak düşmüşler: Şimdi bunu hemen halletmeliyiz.

-Örgütü tümüyle silahsızlaştıracağım,

-Ben PKK ile nasıl savaştığımı göstereceğim size,

-Ben şiddetin yüzde 95'i hata diyorum, şimdi Avukatlarım gelmiş buna karşı çıkıyorlar

-İğne ucu kadar hizmetim olursa ne mutlu bana,

-Bana 6 ay verin örgütü halledeyim.

-Devletin adamı olmak çok büyük onurdur.

-Gel şunu yap deyin bu benim için bir emirdir.

-Bugün örgütü de aşarak devlete her an koşmaya hazır bir piyon arzettim.

-Ben devletin oldukça akıllı bir eri gibi çalışacağım( İbrahim Ural, Oslo Görüşmeleri)

Görüldüğü gibi Öcalan yakalandığında piyon olmaya, devletin akıllı bir eri, her türlü görevi yapmaya hazır bir hizmetçisi olmaya hazır olduğunu söylemiş, lakin ona örgütü çökertebilecek bu imkan tanınmamıştır. Örgütün şok yaşadığı o dönem Öcalan bu hal ve tavrı ile medya önüne çıkarılsa muhtemelen bugün çok farklı şeyler konuşuyor olacaktık. Bu karakterde biri başka bir ülkenin elinde olsa pinpon topu gibi onunla oynardı. e yazık ki bu yapılamadı. Zamanı geçtikten sonra yapılan hiç bir hamle, zamanında yapıldığında vereceği neticeyi vermez. Bugün de örgütü çok etkilemeyecek, ama bazılarının inancını, örgüte ve Öcalan'a imanını sarsacaktır. Asıl sorulması geren, yakalandığında onun ifadesini alanların bu bilgileri niçin yıllarca sakladıkları, bugün yapmaya çalıştıkları şeyi, o gün daha etkili olabilecek şartlarda niçin yapmadıklarıdır.

Yine de etkin pişmanlık çerçevesinde kullanılabilir, tabi arkasında yeni bir çapanoğlu olmaması şartıyla.