Platona göre devlet; İnsanların bir araya gelerek kendi iradeleri ile kurdukları bir kurum değil, doğal ve biyolojik yasalara göre kendiliğinden ortaya çıkan bir organizmadır. Aristotales’e göre ise orta sınıfın yaşam biçimine sahip herkesin aynı haklara ve eşitlikle yaşadıkları bir kurumdur.

Günümüzde devlet ise milletin teşkilatlanmış hali olarak tanımlanır. Devlet parçanın bütünü oluşturmasıyla harekete geçer. Bu bütüne de sistem adı verilir. Devlet-Sistem ikilemi hep yanlış yorumlanmış ve bu yanlış yoruma göre de algılar oluşmuştur. Basit bir örnekle ısınmak için evimize aldığımız soba devlettir. O sobanın işlevini gerçekleştirmesini sağlayan içine koyduğumuz yakıtsa sistemdir. Bu yakıt bazen odun-kömür, bazen talaş bazen de doğal gaz olabilir. Sistemler değişse de görevleri devleti harekete geçirmektir.

Ülkemizde ki devlet yapısının harekete geçmesini sağlayan üç ana unsur vardır. Yasama-Yargı-Yürütme. Bu üçlü devlet için olmazsa olmaz şarttır. Birisi eksik olursa toplumsal anarşi hüküm sürmeye başlar. Bu erkler kendi alt başlıklarını oluşturan parçalardan oluşmuştur. Bu alt parçalarda Bürokrasi dediğimiz mekanizmayı oluşturur.  Eğer Bürokrasi yasamanın ortaya koyduğu kanunları yürütme de uygulamazsa Yargı elinde ki gücü kullanamaz. Doğal olarak bunun sonucun da Bürokratik Faşizm meydana gelir ki bu da toplumun büyük sıkıntılar yaşamasına sebep olur.

Yasama piramidin en üst noktasıdır. Karar alıcı hüküm koyucudur. Yürütme yasamanın koyduğu kuralları hayata geçirmekle mükelleftir. Yargı ise bu süreçte olabilecek aksaklıkları, yanlışlıkları ellerinde ki kanunlar çerçevesinde düzenlemekle görevlidir. Bu üçlüden herhangi birinin çalışmaması veya eksik çalışması durumunda sistem krizi oluşur ve sonuçta devlet krizine dönüşür.

Sistem parçalardan oluşan bir bütündür demiştik. Parçalardan herhangi birinin arızalanması sistemin işlerliğini bozacak ve aksamaya sebep olacaktır. Yine basit bir örnekle kolluk güçlerinin görevlerini yapmaması yargıyı işlemez duruma getirir. Bakanlıklarda bulunan Genel Müdürlüklerin asli vazifelerini yerine getirmemesi o Bakanlığı kilitler. Bakanlıkların kilitlenmesi ise Yürütmenin felç olmasına sebep olur. Yani zincirin hiçbir halkası yerinden çıkartılamaz. Ancak o zaman sistem işler ve devlet harekete geçer. Yoksa soba ısı vermez ve sadece hacmiyle yer kaplamaktan başka bir işe yaramaz.

Ackoff Sistem’i; aralarında ilişki bulunan, belirli bir amaca ulaşmak için birbirleriyle etkileşimde olan elamanlar grubu olarak tanımlar. Birçok farklı siyasal sistemler vardır. Demokrasi, Oligarşi, Monarşi, Anarşizm, Sosyalizm gibi. Bu sistemler başka bir yazının konusu olarak ele alınacaktır. Aynı zaman da sistemin kendi varlığını nasıl koruduğu da başka bir yazının konusudur.

Devlet-Sistem kavramları kimine göre kutsaliyet arz etse de kimilerine göre ise hiçbir şey ifade etmemektedir. Onlar için sadece ihtiyaçtan öteye gitmeyen kavramlardır ve vazgeçilmez değiştirilemez değildir. Bu da birçok toplumsal çatışmanın altında yatan asıl meseledir. Kutsal Devlet, Devlet Ana gibi kavramlar Türk Milletinin çoğunluğu tarafından kabul gören kavramlardır. Dokunulmaz olan bu kavramların karşısında olanlar ise sosyal çatışmanın tarafı olurlar. Sonuç Anarşizme doğru evrilir