Av. Dr. İrfan  Sönmez

Av. Dr. İrfan Sönmez

CHP’ye operasyonlar neyi hedefliyor?

İstanbul belediyesine operasyonlar sürüyor.

Bunun yolsuzluk veya rüşvet duyarlılığından kaynaklandığını söylemek çok zor. Gerçekten böyle bir hassasiyet olsa 17/25 Aralıktan başlayarak, bugüne kadar AKP’li belediyelerin tasarrufları, iktidarın yaptığı büyük ihalelerin hemen tamamının incelemeye alınması gerekir.

Deniz feneri davası sanıkları Almanya’da mahkûm olurken Türkiye’de dosyaları kapatıldı. İş adamı Cengiz’in birkaç yıl önce yaptığı bir telefon konuşması medyaya yansımıştı. Herkes o konuşmada Cengiz’in millete ettiği küfre takıldı. Oysa Cengiz aynı ses kaydında, bir bakandan, adını vererek yüzde şu kadar ile ihale aldığını da söylüyordu. Nedense konuşmanın esas vahim tarafı olan bu konu hiç konuşulmadı, arada kaynadı, gitti. Özgür Özel, kaç gündür AKP’li belediyelerle ilgili resmi Sayıştay raporları yayınlıyor. Kul hakkı nutukları atanlardan en küçük bir tepki sesi çıkmıyor. Çünkü dertleri yolsuzluk değil.

CHP’li belediyelere yönelik bu operasyonların asıl sebebi başka. Bilindiği gibi, şimdiye kadar İstanbul belediyesine dört dalga operasyon yapıldı. Eğer ilk dalgada İmamoğlu’nu mahkûm edecek deliller ele edilebilseydi, sonraki dalgalar olur muydu? Şüpheliyim. Bu kadar tutuklama, “delil bulamadık belki tutukluluk baskısıyla işe yarar birkaç itirafçı buluruz” umudundan kaynaklanıyor.

Önceki gün CB Erdoğan, CHP’yi birlikte anayasa yapmaya çağırdı. Erdoğan bunca operasyondan sonra CHP’nin kıvama gelmiş olabileceğini düşünmüş olabilecek ki, bu çağrıyı yaptı. Operasyonların bir sebebinin de CHP’yi pazarlığa zorlayıp, Erdoğan’ı Tanrı ilan etme anayasasına destek vermeye zorlamak. Zira bu kadar yetkiden sonra daha fazlasını istemenin başka bir adı olamaz! Muhtemelen Özel evet dese, belki operasyonlar ve tutuklamalar da duracak, hatta tutuklananlar belki de pazarlıklara bağlı olarak serbest bırakılacak.

Türk siyasetinde hiçbir zaman sahnenin önü ile arkası bir olmamıştır. Sahnede İslamcı, milliyetçi veya solcu olanlar sahnenin arkasında tam tersi bir politik kişilik sergileyebiliyorlar.

Bunun en bariz örneği sn Erdoğan ile Bahçeli’nin çizgileridir. Gerçekte ne Erdoğan İslamcı ne de Bahçeli milliyetçi. Bu sıfatlar sadece onların halkın önüne çıktıklarında giydikleri elbiseyi ifade ediyor. Bazı İnsanların çoğu zaman siyasi pozisyonları ile kişilik pozisyonları farklı olabiliyor. Ne demişti Erdoğan “ davam için papaz elbisesi bile giyebilirim” bu nedenle siyasetçilerin üzerindeki hangi elbisenin gerçek elbisesi olduğunu teşhis etmekte zorlanıyoruz. Ettiğimizde de iş işten geçmiş oluyor.

Gerçekte, dindar başka dini kullanmak başka, milliyetçi başka ondan nemalanmak başka. Aralarında dağlar kadar fark var.

Kısacası adaletle, insanların güven ve inançları ile bu kadar oynamamak gerekir. Çünkü adaletin olmadığı bir yerde artık bir devletin varlığından da söz edilemez. Toplumu ve ülkeyi bu kadar zorlamak doğru değil!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Av. Dr. İrfan Sönmez Arşivi

Müslüman sokağında demokrasi

25 Mayıs 2025 Pazar 11:46

PKK bahane

23 Mayıs 2025 Cuma 12:50

Hani tasfiye şartsızdı?

19 Mayıs 2025 Pazartesi 23:25

Endişe etmekte haksız mıyız?

18 Mayıs 2025 Pazar 13:02

Yeni Belediyeler Yasası, Niçin?

15 Mayıs 2025 Perşembe 20:08

PKK aslında ne demek istedi?

13 Mayıs 2025 Salı 10:50

Bir gün milliyetçileri ikna ederlerse…

10 Mayıs 2025 Cumartesi 20:10

Denetimsiz güç ve yozlaşma

08 Mayıs 2025 Perşembe 22:11