
DERSANELERDEKİ ASIL SORUN
Perde arkasındaki mahir/karanlık eller; sunî gündem yaratmak gerektiğinde temcid pilavı hesabınca dershaneler, SBS, başörtüsü gibi MEB’ i ve dolayısıyla Türk milletini ilgilendiren yılan hikâyesine dönmüş konuları penguen medyanın önüne ısıtıp atıveriyor ki Barzani’ yle mi gurur duyalım yoksa Şivan Perver’ le mi şaşırıyoruz. İbrahim Tatlıses’ i de yabana atmayalım tabi!
Dershaneler sunî gündem değilse ve kaldırılmasında bu kadar kararlı iseler acaba neden gündemde tutulmak isteniyor? MEB’ in ve hükûmetin elinde başka done mi yok, yoksa seçim öncesi siyaset arenası sadece meydanlarda değil kulislerde de mi ısınıyor? Yine bir yerlerde bir şeyleri satıp gündemi mi değiştirmeye çalışıyorlar, diye düşündüğüm de olmuyor değil! Olaya biraz daha komplik baktığımızda ulusal medyada da yer aldığı üzere dershane sektörünün önemli kısmını elinde bulunduran cemaatle hükûmet arasında dershane üzerinden derin hesaplaşmalar mı yaşanıyor?
Hem hükûmet nezninde hem diğer sosyal, siyasî veya dinî örgütlenmeler nezninde dershaneler ne anlam ifade ederse etsin ortada herkesin göz ardı ettiği bir gerçeklik var: dershane öğretmenleri…
Dershanelerin resmî tatili yönetmelik gereği pazartesi… İş güvencesiz istihdam edilen dershane öğretmenleri haftanın diğer 6 günü esnek çalışma şartlarında insanüstü çaba sarf ediyorlar. Aldıkları ücret çalışma koşulları düşünüldüğünde çok ama çok az! Bu orantısızlık, sendikal örgütlenme hakkı olmayan ve hak arama mücadelesi dahi veremeyen dershane öğretmenleri için makûs kader halini almış. Patron tabiriyle: ’’İşine gelirse!’’ Yaşam mücadelesi veren, ancak ayakta durabilen dershane öğretmenleri ise kaderlerine mecburen razı oluyorlar.
Öğretmenlik veya lisans mezunu olup işçi statüsünde çalıştırılmaları zaten başlı başına garâbet! Amaç az maaş vererek vergi muafiyeti sağlamak! Zaten dershanelerde yaygın anlayış, resmî maaşın altında bir rakamı öğretmenin hesabına yatırmak, üste kalan miktarı elden vermek… Yani düşük ücretle çalıştırılıyormuş gibi gösterilen personel için daha az vergi ödenmiş oluyor. Öğretmen çalışıyor, patronlar kazanıyor, kazanıyor…
En temeldeki sorun; 4000’ e yakın dershane, çalışacak 50.000’ in üzerinde öğretmeni nereden buluyor? Birlik/beraberliğe, paket paket demokrasiye, barış türkülerine gark olmuş mükemmel ülkemiz Türkiye’ mizde bir Eğitim Fakülteleri Planı olsaydı, Eğitim Fakültelerinin bölüm kontenjanları öğretmen ihtiyacı ölçüsünde sürekli güncellenseydi, AB’ ye hoş görünmek için herkesi öğretmen, herkesi lisans mezunu yapmak derdine düşülmeseydi, okullaşma oranı arttırılsaydı, MEB söz verdiği ancak atamasını yapmadığı toplam 55.000 öğretmen atamasını yapsaydı şu anda hiçbir dershane; kurumda çalıştıracak öğretmeni bulamazdı, dolayısıyla dershane sorunu olmazdı. Balık baştan kokar, demiş atalarımız; çok doğru söylemişler.
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.