EĞİTİME DARBE ÜSTÜNE DARBE

Eğitim kurumlarına idareci atamak için 17 ayda 3 defa yönetmelik çıkarttılar ama üçüne de sadık kalamadılar. MEB’ de idarecilik anlayışı İMKB’ ye bağlı olsa bu kadar zikzak yaşanmazdı. Süreç ve getirdiklerine şahit oldukça kahrolmamak mümkün değil! Darbeyi sadece muhalif zannettikleri kesime yapacaklarını düşünenler aslında eğitime yani dolaylı da olsa kendilerine, kendi geleceklerine yaptılar. Tek tek fişledikleri arkadaşlarımız arasında fişlenmeyen sadece kendilerinin kaldığını zannettiler ancak öyle olmadı!

İlk yönetmelik 28 Şubat gibi mânidar bir günde yayımlandı. Ayrıca bu günün bambaşka bir özelliği daha vardı: Bildiğiniz üzere 3 Mart 1924’ te Tevhîditedrisat Kanunu kabûl edildi. Misâkımillî sınırlarındaki tüm okullarda eğitim ve öğretim birleştirilerek medreseler kapatıldı. Böylelikle merkezî otoriteyle yönetilen yeni üniter Türk devleti, Millî Eğitim alanında da elini güçlendirdi. Ancak Cumhuriyet’ in daha ilk yılında böyle tarihî bir gelişmeden tam 89 sene sonra mülkî amirin yani valinin okul müdürü seçip atayacağı yönetmelik yayınlamak, bana göre Atatürk ve Türk milleti değerlerinden intikam almaktır. Bu yönetmelik şubat ayı ortasında da yayımlanabilirdi. 28 Şubat’ a kadar bekletilmesinin başka izâhı olduğunu sanmıyorum.

İkinci yönetmelikte bakanlık kendini geliştirdi: Yönetmeliği manidar bir günde yayınlamadı. Ne kadar teşekkür etsek azdır! Emin olun, bu bile bir gelişmedir! 4 Ağustos yönetmeliği, hükümleri ve ifadeleri itibarıyla eski yönetmelikle örtüşüyordu. Çünkü henüz 17 Aralık yaşanmamıştı. Yönetmeliğin adında bile atama ifadesine yer alıyordu. Bu, ötekileştirmenin derinleşmediğinin ve taşeronlaşmayı başlatma fikrinin ötelendiğinin işaretiydi. 

7 ayda iki yönetmelik… Bence çok! Neden? Çünkü 32 öğretmen sendikası ve koskoca Millî Eğitim Bakanlığı var. Ancak 3 sayfa yönetmelik üzerinde ortak payda da buluşulamıyor. Görüldüğü gibi taslak yayınlamakla demokratik davranılmış olunmuyor! Gerçek demokrasi, paydaşlarla demokratik esaslar doğrultusunda ortak akıl yaratmaktır. Ama nerdeeee!

10 Haziran yönetmeliği hükümleri itibarıyla siyasî bir planın parçası olduğunu haykırıyordu. Şöyle ki Büyükşehir Yasası, Dershane Kanunu, Taşeron Yasası ve daha önceden yayınlanan iki eski Yönetici Atama Yönetmeliği’ yle taçlandırılan yeni Yönetici Atama Yönetmeliği, pardon, Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği buram buram 17 Aralık kokuyordu! Müdür başyardımcılığı kaldırılıyor, 4 yılını doldurmuş tüm idarecilerin görevlerine bilâ kaydı şart son veriliyor, atama değil görevlendirme esas alınıyor, görevlendirme yetkisi valiliklerden ilçe millî eğitim müdürlüklerine hatta bağzı sendikalara devrediliyordu. Fişleme ürünü değerlendirme formuyla idareciler, 21 Ağustos’ ta görevlerinden el çektiriliyor; boşalan kadrolara fişleme ustalarının belirlediği isimler sözlü sınavla yerleştiriliyor. Burada hazin olan şu ki yöneticiye kendi kadrosunu kurarak çalışma imkânı sunuluyor, memurluğun hükûmetlerle gelip giden bir altyapısı oluşturuluyor, iş güvencesini tehdit eden her adım göz göre göre atılıyor!

Yaklaşık iki yıl macera yaşayan Yönetici Yönetmeliği, yandaş sendikanın ekmeğine yağ sürüyor, ‘‘Bizim sendikaya üye olursan seni müdür yaparız, müdür yardımcısı yaparız!’’ yalanlarıyla insanları sendikal mücadelenin rant ve koltuk kapısı gibi algılanmasına zorluyor ve inandırıyorlar!

Sendikalar arasında çok kaymanın yaşandığı bu onursuz hareketler silsilesinde manevî değerler örseleniyor, çalışanın özlük ve ekonomik hakkını korumak amacıyla yola çıkması gerekirken sözde bir sendika da buna tuz biber oluyor, ne kadar baharat sendikası olduğunu bir kez daha ispat ediyor! 

Bugün koltuk için, menfaat için sendikal tercihinde değişikliğe giden; yarın yeni sendikasını başka bir çıkar uğruna satar! Montaigne’ nin ‘‘Alışkanlık’’ başlıklı meşhur denemesi böyle biter: ‘‘Bugün iğne çalan, yarın neden altın çalmasın?’’ Sözde sendika, bunu göremeyerek kendini yetkili zannediyor; bünyesine aldıklarını hazmedemeyeceğinin farkında olmadan…

Eğitimin en başındakilere fırıldaklığı marifet gibi sunanlar, eğitime darbe üstüne darbe vuruyorlar! Unutmayın ki keser döner, sap döner; gün gelir, hesap döner!


Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi