
İSTANBUL TRAFİĞİNE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Bir zamanlar İstanbul denince akla gasp, kapkaç, hırsızlık gibi şehir terörü türevleri gelirdi. Geride bıraktığımız yüzyılın ikinci çeyreğinde taşı toprağı altındı İstanbul’ un. Sapık divan ozanlarının methiyelerini düzmeye kalksak 1000 sayfa daha yazmak zorunda kalırız. Yahya Kemal Bey’ in tasavvurundaki İstanbul ise apayrı bir dünyadır. Üstadın İstanbul’ a baktığı tepeyi halen daha merak ediyorum. Sultanahmet’ ten, Ayasofya’ dan, Taksim’ den önce megakent İstanbul artık trafik sorunuyla anılır oldu. İstanbul’ da yaşayanlar olarak hepimiz trafikten muzdaribiz. Yeri geliyor gözünüzle gördüğünüz mesafeye yarım saatte varamıyorsunuz. Araçtan inip yürüseniz, emin olun, daha kısa sürede gidersiniz. Otobanlar sabah ve akşam saatlerinde tıkanır ki çoğu zaman araçlar adım adım ilerler. Evinize/iş yerinize ulaşmanız 1 saati çok rahat geçer. Sabah veya akşam trafiğinde değilseniz akıcı bir yolda kaza olmuşsa yandınız. Yol hemen kilitlenir, yine ulaşım çileye döner. Yağmur ve karın trafiğe olan etkisi ise inanılmaz derecedir. Her gün aynı yoldan geçen araçlar yağış varsa psikolojik olarak trafiği tıkamak için hareket etmezler. İstanbul trafiğine ne metrobüs ne kilometrelerce yapıldığı iddia edilen metro/tramvay hatları ne de Marmaray çare oldu. Teleferik ve fünikülerleri saymıyorum bile.
12 yıllık iktidar partisi 39 ilçenin büyükşehir belediyesiyle 25’ ini de alsa, İstanbul’ dan 85 milletvekilinin 46’ sını da çıkarsalar, İngiliz modeli esasınca bazı semtlere girişi ücretli yapmayı da düşünseler İstanbul’ da trafik sorunu çözülmüyor, çözülmeyecek vesselam. Ama bunu çözmek o kadar kolay ki yapılacak tek şey ulaşım sorunu değil trafik sorununun olduğunu kavramak! İstanbul’ da nereye yol yok? Her yere yol var, yolun olmadığı tek bir ilçe, mahalle, semt var mı, yok! Sorun ulaşımda değil trafikte… Şimdi gelelim çözüm önerilerime:
1-) Belediyeye ait toplu taşıma araçlarında ulaşım bedeli % 50 indirilmeli. Toplu taşıma reklam ve rakamlarla özendirilmeli! Özellikle makam araçlarıyla göze batan devlet yetkilileri de dolmuşa/otobüse binebilmeli ki model alınsın, örnek teşkil etsin.
2-) İlçe merkezlerini çevreleyen ya da kesen yolların Avrupa’ daki gibi tek yön haline getirilmesi gerek. Tek yön yollar hiçbir zaman tıkanmaz.
3-) Kırmızı ışık sayısı alt ve üst geçitlerle en aza indirilmeli.
4-) Belediyeler reklam amaçlı yaptıkları altyapı hizmet ve işlerini kışın değil yazın İstanbul’ da araç sayısının çok azaldığı süreçte yapmalılar. Eğer kışın yapılması icap eden bir altyapı çalışması varsa bu da kesinlikle gündüz değil gece yapılmalı. ’’Bilmem Ne Belediyesi Çalışıyor!’’ afişleri gözlere sokularak reklam yapılmış olmuyor. O sıkışık trafikte her sürücünün küfrettiğini tahmin etmek zor değildir, diye düşünüyorum. Şehir düzenlemesi ve altyapı çalışmaları belediyeler arasında reklam yarışına dönüşmemeli.
5-) Çöp kamyonlarının gündüz çalışması trafiği çok aksatıyor. Takdir edersiniz ki manevra yeteneği olmayan hantal araçlarla istenilen performans gösterilemez.
6-) Yollardaki kasis, tuzak ve kapanlar kaldırılmalı, uyarılar yollara yazılmalı.
7-) Tüm Türkiye’ deki inşaat sayısı İstanbul’ dakinden azken zemin katında oto garajı olmayan konutlara belediyeler asla ruhsat vermemeli.
8-) Yeni vücûda gelen ilçelerde yollar, eski ilçelerin şehir merkezi düzenlemesindeki aksaklıklar göz önünde bulundurularak yapılmalı. Yol genişliği, üst/alt geçitler hep 15-20 sene sonrası düşünülerek hesap edilmeli.
9-) Trafik cezalarının çok caydırıcı ve denetimlerin etkin olmasını, özellikle denetimlerin taksi ve dolmuşlar üzerinde arttırılmasını eklemeye lüzum görmüyorum.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız çözüm önerilerini fark edebilmek için fen işleri müdürü ya da belediye başkanı olmaya gerek yok. İstanbul’ da biraz yaşayan herkes bunları fark edebilir ancak sorunun neden çözülmediğini hiç kimse anlamaz.
Yücel ÖNDER
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.