
MÜDÜRLÜKTEN DİKTATÖRLÜĞE
Bir elin parmakları gibi insanlar da çeşit çeşit… Selam almayan müdürler var mesela. Benden değil tabi. Öyle duyuyorum. Zaten ben Arapça konuşmayı hiç sevmem: Merhaba, derim genelde.
Afişleri söken müdürler de varmış. Afiş olduğunu anlayamıyorlar muhtemelen. Çünkü Türk Eğitim-Sen’ in afişleri mücadele minvalinde yürüdüğü için anlamıyorlardır sarı sendikacılar. Şunu da düşünemiyorlar: Belki benim asacağım afiş, başka sendikaya 1 üye kazandıracak.
Biz öğretmenin sendikasına karışmayız, diyorlarmış bu müdürler. Yüzyılın yalanı, desek daha doğru olur. 30 öğretmen sendikası var. 65 öğretmen arkadaşımın 45’ inin ve o okuldaki idarecilerin aynı sendikaya üye olma ihtimali, hiç üşenmedim hesap ettim, tam 1 dovigintilyon… Yani 0, 0000000000 0000000000 0000000000 0000000000 0000000000 0000000000 000000003 (Biraz daha anlaşılır olması açısından1 dovigintilyon, 1 milyonun 10 üzeri 63 katına eşit…)
Hani demokrasiydi, empatiydi, insan haklarıydı, kanundu, yönetmelikti, hani farklılıklar zenginliğimizdi? 30 öğretmen sendikası varken 65 öğretmenin 45’ inin ve idarecilerin aynı sendikaya üye olmasının matematiksel ve sosyolojik açıklamasını yapabilecek Türkiye’ de profesör var mı? Böyle kurumlarda çalışan arkadaşlarımız ikinci bir sendikanın kurulmuş olduğunu bilmiyorlar mı? MEB’ e bağlı 70.000 kurum var. Bu ihtimal 70.000’ de 1 bile değil. Hesaplama yaptığımızda virgülden sonra 68 tane daha 0 (sıfır) koyuyorsunuz. Matematiksel olarak 70.000 kurumda böyle bir sendikalaşma mümkün değil! Bir ihtimal daha var: Bu okulda çalışanlara mobbing uygulanıyor. Yani idareciler, öğretmen arkadaşlarımızın demokratik olması gereken sendikal tercihlerini kendi amaçları doğrultusunda yönlendiriyor. Amaçları ne peki? Günümüz çağdaş hayatı kapitalizmin üzerine bina ediliyor. Okulunda ne kadar çok üyen varsa ileride kapacağın makam, aynı doğrultuda yükseliyor. Ne kadar üye, o kadar sağlam koltuk… Tam kapitalim! Yükselmek için birilerini kullanırsın, sonra onların sırtına basar yükselirsin.
Hani derler ya ’’Kıçı yere yakın olandan kork!’’ diye. Bu müdürlerin mobbingci olmaları yanında ortak özellikleri de boyları kısaymış. Aslında tam olarak kısa değil benim boyum uzun, onlar bana kısa geliyor.
Değerli dostlar, insanlar okuldan çıktıktan sonra evlerine gider; kurumlarda çalışma barışının tesis edilmesi bu yüzden bile çok önemlidir. Bizim adalet terazimiz şaşıyor ama yukarıda biri var, onun hiç şaşmıyor! Ayarınız bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar. O zaman anlarsınız söylediklerimizi çünkü adalet sadece Kamu-Sen’ lilere değil herkese lazımdır!
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.