Öcalan'la ilgili sözlerinden dolayı TELE 1 yöneticisi Merdan Yanardağ gözaltına alındı. Yanardağ, canlı yayında "Öcalan'ın 25 yıldır tecritte olduğunu ve serbest bırakılması gerektiğini" söylemişti. Öcalan'ın durumunu değerlendirmeden önce Yanardağ'ın daha önce terör örgütüne yakın Özgür Gündem'in yazı işleri müdürlüğünü yaptığını hatırlatmakta fayda var.

Öcalan serbest bırakılmalı mı veya Öcalan'ın cezası infaz edildi mi?

Öncelikle bu soruların cevabını vermek lazım. Öcalan'ın idamı askıya alınıp daha sonra idam cezası kaldırıldığında Öcalan'ın cezası da diğer ağırlaştırılmış müebbet mahkumlarından ayrı olarak şartlı tahliye olmaksızın ölünceye kadar hapis cezası olarak belirlenmişti. Aynı uygulama ABD'de de var, ağır, toplumda infial uyandıran suçlarla ilgili mahkemeler -şartlı tahliye olmaksızın- ölünceye kadar hapis cezası verebilmektedirler.

Yani Öcalan öteki müebbetliklerle aynı statüde değil, işlediği olağanüstü suçlar ve topluma verdiği zararlar nedeniyle -özel bir- hükümlü. Cezasını da ona göre infaz ediliyor.

Yanardağ'ın Öcalan'ın tahliyesini dile getirmesi boşuna değil, daha önce bu köşede ve Elips yayınları arasında yayınlanan "Kayıp Barış" isimli kitabımda dile getirmiştim: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 2003 yılında Üye Devletlere Şartlı Tahliye Hakkında 22 Sayılı Tavsiye kararı ile müebbet hapis mahkumlarının da şartlı tahliye hükümlerinden faydalanması yönünde bir tavsiyede bulundu. AİHM Büyük Dairesi bu tavsiye kararından hareketle 2013 yılında Vinter ve Diğerleri ve Birleşik Krallık davasında; "müebbet hapis mahkumlarının ölünceye kadar içeride tutulmasının bir nevi ölüm cezası olduğuna ve "Umut Etme" hakkı kapsamında onların da cezalarının bir kısmı infaz edildikten sonra şartlı tahliyeden yararlanmaları gerektiğine hükmetti. Bu sürenin ne olacağı ise Roma Statüsü 110/3. maddesine göre 25 yıl olarak belirlendi. Bu süre infaz edildikten sonra ilgili ülkenin mahkemesi, cezanın  indirilip indirilmeyeceğini en fazla 3 yıllık aralıklarla gözden geçirerek tahliye veya infazın devamına karar verebilecekti.

2024 yılında AİHM'in öngördüğü 25 yıllık süre doluyor. "Kayıp Barış" isimli kitabımda 2023'ün sonundan itibaren terör sevicilerin Öcalan'ı hapisten çıkarmak için kamuoyu oluşturmaya, Öcalan'ı bu statüye sokmaya çalışacaklarını yazmıştım. Merdan Yanardağ bu kampanyanın öncüsü oldu. Bu basit bir fikir açıklaması değil, bir ülkeye tarihinin en büyük trajedilerinden birini yaşatmış, insanlığın katili bir teröristi hapisten kurtarma, binlerce şehidin dökülen kanlarını anlamsızlaştırma çabasıdır. Öcalan'ın bırakılması demek, bu ülke için canlarını, hayatlarını seve seve veren on binlerce şehidin kanları üzerinden Öcalan çetesini yürütmek, onların ayakları altında aziz hatıralarını çiğnetmektir.

Yanardağ'a önce HDP, ardından bazı CHP'li politikacılar sahip çıktı.14 Mayıs Seçimlerinden yenilgi ile çıkmanın sebeplerinden biri işte bu sahiplenmede yatıyor. CHP içinde ve onu destekliyor gibi gözüken medyada CHP elbisesi giymiş çok sayıda kripto HDP'li var. Bunlar Erdoğan'ın muhalefeti Örgüt ve terörle özdeşleştirme propagandasına bol bol malzeme taşıdılar. Nitekim Ahmet Hakan da Hürriyet'teki köşesinde; "Muhalefet başka telden, medyası başka telden çaldı" diyerek, bu medyanın muhalefeti zayıflattığını, arkasındaki desteği erittiğini yazdı. Çözüm Sürecinde Apo'ya selam göndermek için birbiriyle yarışan muhalif medyadaki bazı isimleri daha önce yazmıştım. Tamamı ismini verdiğim kitabımda var. Bölücülüğü etkisiz hale getirmenin yolu, Türk medyası ve siyasetini bu kriptolardan temizlemekle mümkün. Sadece bölücülüğü değil, muhalefetin iktidara gelmesi de bu ayak bağlarından kurtulmasına bağlı.

Not: Bütün okuyucu ve gönüldaşlarımın Mübarek Kurban Bayramı’nı kutlar, ülkemize adalet, milletimize huzur ve bereket getirmesini dilerim.

zkayıp barış