Beklendiği gibi TTB başkanı Fincancı tutuklandı. Yine beklendiği gibi partiler ve kamuoyu ikiye bölündü. Tutuklamayı doğru bulanlar kararı alkışladılar, bulmayanlar yuhaladı.

Olaylara ideolojik gözlüklerle bakılınca hakikat firar eder. Fincancı, TSK'nın operasyonlarda kimyasal silah kullandığını iddia etmişti. Üstelik  bunu bir iddia olarak değil, "kimyasal silah kullandığını görüyoruz" diyerek iddianın ötesine taşıyarak neredeyse bir tanıklığı dile getirmişti. Oysa bugüne kadar PKK'nın her sıkıştığında dile getirdiği bu konuda bırakınız delil, tek bir emare bile ortaya çıkmadı. Fincancı'nın da bir delili yok. Daha doğrusu delili PKK. Örgüte o kadar inanıyor olmalı ki, görüyoruz -ifadesini kullandı. PKK diyorsa görmek gibi bir şeydir demiş oldu.

Bir meslek kuruluşu başkanının bu tip olaylara girmek yerine mesleği ile ilgili sorunları dile getirmesi beklenirdi. İktidara muhalefetin yolu, asla PKK'ya yancılık yapmak değildir. Üstelik muhalefeti bu zeminde yürütmek iktidarın ekmeğine yağ sürmek olur. Öyle de oldu. İktidar  bilinç altındaki suçluyu buldu; Adalete Bakanı Bozdağ,  TTB'nın isminin başındaki Türk ifadesinin kaldırılacağını söyledi. Suçu işleyen Fincancı, cezalandırılmak istenen Türklük. İktidar nerede bir  arıza olsa bunu Türklükle hesaplaşmaya çeviriyor. Yeni vizyonu da zaten, Türk Yüzyılı değil, Türkiye Yüzyılı.  Ne yazık ki Türklük rahatsızlığı MHP'den de bir tepki görmüyor. 

TSK ne zaman Örgütün tepesine binse bu  ve benzeri blokajlarla karşılaşıyor. Amaç operasyonların önünü kesmek. Yalan-yanlış iddialarla uluslararası kamuoyunu Türkiye'ye karşı harekete geçirmek. PKK'nın 5-10 bin militanı dışarıdaysa onun birkaç katı içeride.  İçerdekiler  terörist kostümü giymedikleri için daha etkili oluyorlar.İnsanları daha kolay aldatabiliyorlar. Daha kolay nüfuz edebiliyorlar. Demokrasi , toplumu ayrıştırma, düşmanlaştırma, ülkeye zarar veren her lafı söyleme özgürlüğü değildir.Sınırsızlık, kaos ve anarşidir.Kimse Türk milletini bir terör örgütünün namlusuna hedef yapma özgürlüğüne sahip değildir.Bu toplumu felakete sürükler. Onca kan onca acı daha hala yetmedi mi?

KÜRT SORUNU MU?

Türkiye'nin en ağır ve çözümü zor meselesi etnik bölücülüktür. Geçtiğimiz günlerde bir internet sitesinde "Yeni Başlayanlar İçin Kürt Sorunu Nedir" diye bir yazı yayınlandı. Son derece masum ifadelerle Kürt sorununun ne olduğu anlatılmaya çalışılıyordu. Mesela Kürtçe, İngilizce,Almanca ve Fransızca bir cümle verilerek  bunlardan hangisinin Kürtçe olduğunu bilmiyorsanız sizin için bir Kürt sorunu vardır deniliyor. Ülke dışındaki soydaşlarımızdan bahsetmemizden hareketle onlar soydaş da Irak'taki, Suriye'deki Kürtler niçin soydaş değil diye soruluyor. Sorunun amacı arkasından geliyor, Türklük üst kimlik değil, etnik kimlik, Kürtler asla Türk olamaz deniliyor.

Milleti etnik bir birim olarak anlarsanız hiç bir etnik grup diğeri ile kaynaşamaz, üst bir kimlik altında birleşemez. Zaten iddiada bunun için ortaya atılıyor. Oysa tüm kimlikler değişebilir kimliklerdir. Bunun renk veya ırkla alakası yoktur. Ziya Gökalp'in dediği gibi, millet bir terbiye meselesidir. Bu konuyu ileride genişçe yazacağım. Ancak şu kadarını söyleyeyim, bu ülkede bir Kürt meselesi yoktur. Kesinlikle yoktur. O isim altında bu ülkeyi bölme, vatan coğrafyasını ortadan ikiye bölerek parçalama amacı vardır.Durup dinlenmeden farklılıklara vurgu yapmak  bunun için, toplumu ayrıştırmak içindir. Türkiye'de yasalar asla etnik bir gruba üstünlük tanıma üzerine kurulmamıştır. Herkesi Türk kabul etmek zorla Türk etmek için değil, eşit muamele etmek içindir.  Bu bir demokrasi meselesi de değildir. PKK ve uzantıları demokrasi istiyorlarsa Örgüt niçin dört ülkede faaliyet gösteriyor?  Türkiye'yi demokratikleştirmek isteyen bir örgüt  sadece Türkiye'de faaliyet gösterir.  Dört ülkede faaliyet göstermek birleşik büyük Kürdistan'ı gerçekleştirmek içindir. PKK ve onun medyada köşe kapan uzantıları bütün talep ve eylemlerini bu stratejik hedefi gözeterek yapmaktadırlar. Çözüm sürecinde PKK ne istediyse verildi. Geriye bölünme kaldı. Bundan sonra bir masa kurulursa özerklik yani bölünme  konuşulacaktır. Bu da Türkiye'nin intiharıdır.  Gerçekte Kürt sorunu yok, Türkiye topraklarından bir PKK devleti çıkarma sorunu vardır. Bu yolu açmak için sorunun adı da -bilinçli olarak- Kürt sorunu olarak adlandırılıyor. Yazık ki bazıları da bu oyuna geliyor.