Her şeye karşı olmak muhalefet değil, hastalıktır. Böyle bir siyaset tarzı taraftar yerine karşıtlık üretir.  Doğru olan, toplum yararına olmayan iş ve icraatlar karşısında tutum alabilmektir.

CB Erdoğan  geçtiğimiz gün Türk otomobili olarak pazarlanan TOGG'un tanıtımını yaptı. Alelacele böyle bir sunumun yapılması tabi ki seçimlerle ilgiliydi. Amaç, iktidar partisindeki erimeyi durdurmaktı.

Bir kısım muhalefet ve yazar TOGG'la ilgili eleştirilerde bulundular. Yerli ve milli olarak pazarlanan aracın sadece sermayesinin yerli olduğunu, bütün aksamının ithal olduğunu  dile getirdiler. İddialar doğru ama böyle bir teşebbüsü gölgede bırakmak,eleştirmek yanlıştı. Vatandaş bu tür teşebbüsler karşısında büyük heyecan duyar. Ondan kendine ve ülkeye bir övünme payı çıkarır. Bizim ürettiğimiz otomobil, uçak, füze gururu insanların gönlünü okşar. Aksini söyleyenlerden rahatsız olur. Bu duygu kabarmasını dikkate almadan yapılan her eleştiri geri teper.

Ülkeler ürettikleriyle övünürler.Katma değeri yüksek imalatlar ülkeye hem itibar hem döviz kazandırır. Otomobil üretimi gecikmiş bir teşebbüstü. Bugün hangi amaçla olursa olsun böyle bir yola girilmesi gelecek adına iyi bir adım olmuştur. Bugün yüzde şu kadarı ithal olabilir. Bu işler böyle başlar safha safha yerlileşir.

Türkiye her yıl yabancı otomobil ithaline milyar dolarlar ödüyor.Günün birinde seri üretime geçilmesi ile birlikte bu döviz içeride kalacak.Başarılı olması halinde belki yeni otomobil fabrikalarına ilham kaynağı olacak.Bu yol bir defa açılmayagörsün. Arkası mutlaka gelecektir. Bu az şey midir? Eleştirmek yerine bu tür teşebbüsleri teşvik edelim, doğru olan budur!

EROL TAŞ, HULUSİ KENTMEN

Bizim kuşaktan olup da bu iki ismi tanımayan yoktur. Türk sinemasının iki sembol ismiydiler. Erol Taş, kötülüğün, kabalığın, acımasızlığın, Hulusi Kentmen iyiliğin, babacanlığın, merhametin, doğruluğun simgesiydi. Tipleri, fizyonomileri de rollerine uygundu. Bu iki ismin toplumsal karşılıklarının hepimize en başta siyasetçilere söylediği çok şey var. Kentmen çok sevildi, çok sayıldı, aileden biri gibi görüldü. Gönüllerde taht kurdu. Erol Taş ise, tam aksine hiç sevilmedi, herkes kendi düşmanını onda sembolleştirdi.  Sanatçılığı büyük takdir gördü, ama rollerinin toplumdaki karşılığı hep nefret oldu. Oynadığı filmlerde attığı kahkahalar bile insanları irrite eder,tepki çekerdi. Tanıyanlar çok iyi bir insan olduğunu söylemelerine rağmen  oynadığı rollerden dolayı birçok defa saldırıya uğradı, dayak yedi.

Siyasetçilerin toplumda oynadıkları roller de benzer karşılıklar üretir.Kentmen rolü, siyasetçinin toplumdaki saygınlığını artırırken öteki  taraftarını uzaklaştırır, destek kitlesini küçültür. Bunu AKP'nin ilk dönemi ile son dönemine bakarak anlamak mümkündür. Özgürlükçü, kucaklayıcı AKP oyunu yüzde 49'lara kadar çıkardı. Baskıcı, buyurgan,adalet ve demokrasiden uzaklaşan AKP yüzde 30'ların altına indi.  AKP'nin ilk on yılında Kentmen rolü baskınken son on yılında Erol Taş rolü baskın oldu.

Siyasette elbette her şey bu basit örnekle izah edilemez. Toplumsal desteğin artıp eksilmesinde başka birçok faktörün de etkisi vardır.İnandırıcılık, toplumla iletişim,ideolojik etkenler,doğru siyaset pazarlaması, ekonomik şartlar bunların bazılarıdır. Ancak sempatik bir görüntünün her zaman alıcısı vardır.Kentmen örneği bunun en bariz göstergesi ve ispatıdır.Onun için siyasetçilerimiz Kentmen siyasetinde ısrar etmelidir. Bırakalım dileyen Erol Taş olmaya devam etsin.