Şarkıcı Gülşen dört ay önce  İmam Hatiplilerle ilgili söylediği sözlerden  dolayı tutuklandı. Gülşen'in İmam Hatipliler için genelleme yaparak söyledikleri elbette  kabul edilebilir değildi. Zira İmam Hatipte okumuş olmayı -sapıklıkla- özdeşleştirmişti.

Bu genellemeden dolayı haklı olarak alınanlar oldu, ama sözün orada kaldığı sanılırken birden bire gündeme geldi.

İmam Hatip bir okul, herhangi bir kutsiyeti yok. Tıpkı düz liseler gibi. Bazı derslerinin dini olması ona kutsiyet veya üstünlük izafe etme hakkı vermez. Ama bu okulları günün siyasetine duyulan tepkiden dolayı aşağılamak, yahut iktidarla özdeşleştirmek de doğru değil.

 Peki dört ay beklendikten sonra bu olay niye birden bire gündeme getirildi? Bunun için çok şey söylenebilir, en başta iktidarın bu kitle ile muhalefet arasında bir karşıtlık oluşturmak istediği söylenebilir. İmam Hatiplilere, muhafazakarlara, bakın size hakaret edeni tutukladım arkamda durun mesajı verildi. İkincisi, "biz gidersek böyle aşağılanacaksınız" diyerek olay gündemleştirildi.

 İktidar uzun zamandır kitlesini iki neden üzerinden konsolide etmeye çalışıyor:  Bir, korkular üzerinden, iki din üzerinden. Aslında ikisi de birbiriyle ilişkili. Bir taraftan proje üretme, ülke sorunlarını çözme kapasitesini kaybettiği için din vurgusunu öne çıkarıyor. Diğer taraftan yine dini hayatın sınırlandırılabileceği ile ilgili toplumsal hafızada diri olan korkuları harekete geçirmek istiyor. Gülşen olayı  bu mesajı vermek için biçilmiş bir kaftan. Bir taraftan bir kitleyi sahiplenerek onlarla arasında gevşeyen bağları güçlendiriyor, öbür tarafta olayı büyüterek biz gidersek size sapık diyenler gelecek mesajı veriliyor.

İktidarda kalmak uğruna hiç bir hukuki veya ahlaki kural tanımayan bir partinin iş başında olduğu bir dönemde, toplumun önünde olanların her kelimeyi tartarak, teraziye vurarak söylemeleri gerekir. Zira cımbızlama yoluyla herhangi bir sözün bağlamından çıkarılarak kullanılması mümkün.

Bu dindarlık değil, öyle olsa Egemen Bağış Bakara makara dediği zaman yer yerinden oynardı. Erdoğan'a Allah'ın sıfatlarını yakıştıranlar, ona dokunmayı ibadet gibi görenler oldu. Bir kişi Müslüman'sa ibadetin sadece Allah'a olduğunu, kula kulluk yapılmayacağını bilmesi gerekir. Şurada burada yapılan tecavüzlerden ise hiç bahsetmiyorum. Bu dini bir duyarlılık değil, siyasi bir duyarlılık, bir nevi  mevzi koruma çabası. Başka hiç bir anlamı yok. AKP dini hep kullandı, kullanmaya da devam ediyor.

Şarkıcı Gülşen'in tutuklanması ise tam bir hukuk ihlali. Zorlama yorumlarla buna halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek denilemez. Halkı kin ve düşmanlığa sevk etme suçu arayanlar muhalefeti terörist, Bizanslı, gelin hanım bunlar daha iyi günlerin, onun bunun kafasına sıkmaktan, namaz kılmayanları öldürmekten bahsedenlere bakmalıdırlar. Gülşen'in ancak -densizlik- denilebilecek bir sözüne  şiddetle tepki veren yargı, ne hikmetse  Sedat Peker'in iddialarına karşı kılını bile kıpırdatmıyor. Asıl vahim olan budur.

Gülşen, adalet yerini bulsun diye tutuklanmadı, iktidar Gülşen üzerinden bir mesaj veriyor, İmam Hatiplileri sahiplenme üzerinden tabanı ile saflarını sıklaştırıyor, karşıtlarına korku salarak hareket alanlarını daraltıyor, konuşma özgürlüklerini sınırlıyor. Mesaj yerine ulaştıktan sonra Gülşen de bırakılacaktır.

Burada İmam Hatipliler için de bir kaç söz söylemek gerekir. 28 Şubat sürecinde İmam hatiplilere uygulanan katsayı engeli ve dışlama gayretleri hemen her kesim tarafından  tepki gördü. Bir okul mezunlarını engellemek, aşağılamak, ikinci sınıf muamelesi yapmak ne kadar yanlışsa, o okul mezunlarına diğer okullardan üstün bir statü tanımak da o kadar yanlıştır. Bu tür tavırlar İmam Hatipleri korumaya hizmet etmez, İmam Hatip nefreti yaratır. Farklı bir konjonktürde yalnızlaştırır. Bugün tepeden bakanları yarın tepeden bakılan durumuna getirir. Millet nazarında -ahlak okulu -gibi görülen bu kurumları, bu mevkiden indirerek kirli bir siyasetin parçası ve -parti okulu-  haline getirir. Nitekim iktidara eklemlenmek, bu okulları bir çoklarının nazarında bu hale getirmiştir. Gülşen'in maksadını aşan sözlerinden dolayı sözde İmam hatiplerin onurunu korumaya çalışanlar önce bu okulları siyasetin istismarından korumalıdırlar.