BEYLER BU MEMLEKET BİZE NEYLEDİ!

Diyarbakır yanıyor, Silopi yanıyor, Cizre yanıyor,

Ve hele çocukluk anılarımızın gurbetinde Sur yanıyor…

Ne kötü şey, hümanizmden bahsederken, kiniyle büyümek,

Ne kötü şey, bunca eleme ve kedere rağmen halen gerçekleri görememek…

Düşündükçe gerilere gittim…

1969’un güzünde, Muş’un Bulanık ilçesinin Arakonak köyünden ayrılışımı,

Akaryakıt tankerinin şoför mahallinde önce Batman’a sonra Diyarbakır’a olan yolculuğumu…

***

Sonrasında bugün yanan şehirlerin provası…

Sahi neydi, nedir paylaşamadığımız?

Alevisiyle sunnisiyle biz aynı canın yongaları değilmiydik?

Türküyle kürdüyle biz aynı çınarın kolları değilmiydik?

Ne garip değil mi?

1969’un sonbaharında petrol tankerinin şoför mahallinde gelmiştim onca yolu,

1976’nın ilkbaharında nakliye kamyonunun üstünde terketmeye zorlanmıştık okulu…

Kimdi bizleri Diyarbakır’dan kamyonla Elazığ’a doğru yola salan?

***

Bazılarının inadına karşın, görelim artık kardeş kavgasının ardındaki gerçeği.

Ben Türküm ama hayatımda hiç ırkçı olmadım,

Insan anasını babasını seçme hakkına sahip değil ki…

Ben müslümanım elhamdülillah ama ömrümde hiç bağnaz olmadım,

“Leküm diniküm ve liyedin”, “senin dinin sana benim dinim bana”…

***

Hani biz Yunus’un mısralarındaki derin manayı yerli yerince kavramıştık?

Hani biz Ahi Evran’in paylaşma ve şükretme öğretisini nakşetmiştik?

Hani biz Mevlana’dan feyz almıştık?

Hani biz Hacı Bektaş-ı Veli’den nefeslenmiştik?

Hani biz Hazreti Ali’nin kahramanlık hikayeleriyle büyümüştük?

Hani biz Hazreti Ömer’in mum yakışındaki adalet terazisine hayran kalmıştık?

Hani biz Veysel Karan-i çeşmesinden aynı tasla su içmiştik?

Ne oldu beyler, ne oldu bize?

***

Biz bu vatanın çocuklarıyız,

Çanakkale biziz, Sakarya biziz, Hakkari de biziz, Diyarbakır da,

Kızılırmak da biziz, Fırat da…

Edirne’den Kars’a kadar, İzmir’den Şırnak’a kadar her karışında terimiz var,

Şehadetimiz var…

Gaziantep’de Fransız’a kök söktüren Şahin biziz,

Kastamonu’dan milli mücadele için yola çıkıp da geri dönemeyen şehid biziz…

***

Biz et ve tırnağız, çok çekilirse kanarız,

Biz Anadolunun çırasıyız tutuşturursanız yanarız,

Biz aynı kilimin desenleriyiz nasırlı ellerin ilmek ilmek dokuduğu,

Biz aynı tarlanın mahsulüyüz oraklarla, tırpanlarla hasat edilen,

Biz aynı çeşmenin suyuyuz ıssız çöllerde çatlayan dudaklara ab-ı hayat olan,

Sofralara dilim dilim konulan Diyarbakır karpuzuyuz,

Aydının ovalarında derlenen mis kokulu yarpuzuz,

Elazığ’da gakgoşlarının etrafında birlik için and içtiği Harputuz,

Biz anadoluyuz, biz Türkiyeyiz…

***

Beyler bu memleket bize neyledi?

Yanlışsa icra edilen, kötülükse yapılan, yapan insan,

Sen, ben, o, bizler…

Memleket denen soyut bir kavram.

Amma fakat ve lakin,

Atsan atılıyor, satsan satılıyor!…

Önemli olan adam olmak,

Insanını sevmek, Milletini sevmek,

Çok çalışmak, çok üretmek, hayrelemek, veren el olmak…

Insan olmadan, toprağın da vatanın da kalır mı bir anlamı?

Yapmayın bu kötülüğü bu millete yapmayın!

Sağlık saadet ve başarı dileklerimle… [email protected]

Kaynak: Yavuz KOCA, Diyarbakır anıları, 6 bölüm, özet)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Koca Arşivi

Balta’nın sapı bizden

22 Haziran 2025 Pazar 22:18

İran Biat Şah ve Mat

17 Haziran 2025 Salı 12:43

El-Hakk

30 Mayıs 2025 Cuma 19:18

Ağlamak ister misiniz?

20 Mayıs 2025 Salı 17:39