
Yavuz Koca
BİR OLDUĞUMUZ TAKDİRDE DİRİ KALIRIZ
BİR OLDUĞUMUZ TAKDİRDE DİRİ KALIRIZ
Anadolu’da bazı özdeyişler, atasözleri var ki aradan asırlar dahi geçse geçerliliğini korur. Tamda bugün için söylenmişçesine “cuk” diye oturur.
Örneğin, “Aşağı Tükürsen Sakal Yukarı Tükürsen Bıyık” gibi.
Uçak düşürme:
Rusya ile uçak düşürme olayına müteakip ilişkilerimiz oldukça gerildi. Ve Rusya devlet başkanı Putin’in bilinen yapısı sorunun büyüme riskini de beraberinde getiriyor.
Rusya, Esat Rejiminin en güçlü desteği ve açık tavır koymasıyla Suriye’de bütün dengeleri değiştirdi. Çünkü ABD kadar olmasa da dünyanın en güçlü, etkili ve dişli ülkelerinin başında gelmektedir. Bu nedenledir ki bazıları Türkiye’nin Rus uçaklarının yaptığı sinir ucunu test amaçlı sınır ihlalini görmezden gelmesini beklemiştir. O zaman bugünkü kriz olmazdı diyorlar. Evet olmazdı. Ama…
Ama eğer özgür bir ülke iseniz, birilerinin cetvelle çizdiği ülkelerden değilseniz, şehitlerinizin armağanı ise topraklarınız, bayrağınız akan kanınızdan almışsa rengini, insanlık tarihinde var idiyseniz ezelden beri ve kıyamete kadar var olmaksa ülkünüz yapılması gerekeni anında yapmazsanız omurganız çatırdar. Tıpkı Irak’ta başına çuval geçirilen askerlerimiz ölümü tercih edemedikleri için açılan çentiğin izinin silinmeyecek olması gibi. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık ikileminde ciddi devletler tercih yaparlar.
Temel Mesele:
Bir: En uzun sınırımız olan Suriye’de iç savaşın bu kadar uzun süreceğini devlet aklının tahmin edememesidir. Yanı başınızda bir türlü sönmeyen harlı bir ateşten ister istemez damınız, bacanız, ocağınız etkilenecektir.
İki: Suriye iç savaşına göbekten dalışımızdır.
Üç: Komşularla sıfır sorun söylemine karşın bulunduğumuz noktadır.
İmparatorluk Refleksi:
Rusya, 1917 Ekim’i öncesinde de, SSCB döneminde de, Komünizm sonrasında da emperyal bir devlettir. Şimdiki Rusya bir imparatorluğun devamı ülke... Tıpkı Türkiye’nin de imparatorluklar devamı olması gibi. Aradaki fark, bizden kopanlar bize bağlı değilken, SSCB’den kopanların büyük çoğunluğu Rusya’ya manen ve madden bağlılığını sürdürüyor.
Diğer taraftan, tarih boyunca belki en fazla savaştığımız ülkedir Rusya. Bilinen savaş sayısı ondört. İlki, 1568-1570 yıllarında, sonuncusu da 1914-1917 yıllarında meydana geldi. Akıllarda en fazla kalanı ise 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşıdır.
Dünyada savaşların bilinen nedenleri hep küçük olaylardır. Bir uçak düşürmeden bir savaş çıkar mı, bilinmez. İnşallah olmaz.
Kim Kime Mahkûm:
Rusya dış ticaretimizin de en önemli aktörlerinden. Son 20 yıllık (1995-2015) dış ticaret dengesini incelediğimizde, bizden aldıklarının kat kat fazlasını bize sattıklarını görüyoruz. Doğalgaz ihtiyacımızın yaklaşık dörtte birini Rusya’dan karşılıyoruz. Son 20 yıllık dış ticaret verilerine baktığımızda:
Yıl İhracat Dolar İthalat Dolar
Ocak-Eylül 2015 2.711.521.676 15.821.560.511
2014 5.943.014.110 25.288.597.271
2010 4.628.152.963 21.600.641.439
2005 2.377.049.944 12.905.619.879
1995 1.238.224.503 2.082.376.492
Görüldüğü gibi dış ticaret dengesi ezici bir farkla Rusya’nın lehine. Hele elektrik üretimimizin doğalgaza olan bağımlılığı sadece kışın soğuğunu değil gecenin karanlığını da hatırlatıyor insana.
Sonuç:
Büyük ülkeler büyük düşünmek, geleceği iyi okumak, milli gözlük takmak ve yeri geldiğinde cahil cesaretiyle değil akil planlamasıyla hareket etmelidir. Ve unutmamalıdır ki, iş başa düştüğünde ister Müslüman ister Hıristiyan uğruna risk aldığımız ülkelerden hiçbirisi yanımızda-yöremizde olmayacaktır. Yakın veya uzak geçmişte olmadığı gibi… Milli davalarda sen ben olmaz, milli davalarda duygusallık da olmaz.
Bir olduğumuz takdirde diri kalırız.
Sağlık, saadet ve başarı dileklerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.