İran’a karşı 30 yıldır hazırlığı yapılan gizli savaş

Karanlık Planların Perde Arkasını Aralamalıyız...

İran’a yönelik savaş, sadece günümüzün sıcak gündemi değil; tam 30 yıldır sessizce örülen, küresel dengeleri alt üst etmeye yönelik karmaşık planların parçası. Peki, bu savaş gerçekten sadece İran’la mı alakalı? Yoksa çok daha derin, gizli ve tehlikeli oyunun mu parçası?

Emperyalist güçlerin hırsları, bölgesel dengeleri kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmek için türlü türlü aldatmacalar ve propaganda yöntemleriyle örülmüş. Karanlık sürecin tarihsel kökenlerinden başlayarak, kullanılan propaganda tekniklerine, rejim değiştirme operasyonlarına ve dijital çağın algı mühendisliğine kadar kapsamlı ve detaylı bakış sunulmalı.

11 Eylül: Resmi Anlatının Ötesinde Karanlık Hikaye

11 Eylül saldırıları, resmi açıklamaların çok ötesinde, pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor. Bağımsız araştırmacılar, gökdelenlerin fizik kurallarına aykırı biçimde yıkıldığını ve olayın aslında “sahte bayrak” operasyonu olabileceğini iddia ediyor. Bu saldırı, küresel “teröre karşı savaş” söyleminin temelini oluşturdu ve Batı kamuoyunda geniş çaplı askeri müdahaleler için meşruiyet sağladı.

Irak’ta kitle imha silahları, Suriye’de kimyasal saldırılar gibi iddialar, propagandanın devamı niteliğinde. Medya ise süreçte tek sesli yayın yaparak, farklı görüşlerin bastırılmasına ve eleştirilerin “komplo teorisi” olarak yaftalanmasına zemin hazırladı. Bu manipülasyon, halkın gerçekleri görmesini engelledi ve savaşların önünü açtı.

Dijital Çağda Propaganda: Algı Yönetiminin Yeni Yüzü

Tarihsel emperyal stratejilerin ardından, propaganda yöntemleri dijital çağda bambaşka boyut kazandı. Merkez Bankası Dijital Paraları (CBDC) ve dijital kimlik sistemleri, teknik reformlar olarak sunulsa da, aslında araçlar propaganda ve kontrol ağlarının ayrılmaz parçaları haline geldi. Krizler yaratılarak “tek çözüm” olarak dayatılan teknolojiler, bireylerin davranışlarını izlemek, algılarını şekillendirmek ve toplumsal kontrolü artırmak için kullanılıyor.

Sosyal medya algoritmaları, sahte hesaplar ve yapay zeka destekli bot orduları, gerçeklik algısını manipüle ederek alternatif görüşlerin görünürlüğünü engellemesi, düşünsel çoğulculuğun yok edilmesine ve eleştirilerin itibarsızlaştırılmasına yol açıyor. Dijital çağda algı yönetimi, sadece medya değil, teknoloji ve veri istihbaratıyla da destekleniyor.

Rejim Değiştirme Operasyonlarının İnsanlık Üzerindeki Yıkıcı Etkileri

11 Eylül sonrası ABD ve müttefikleri, Irak, Afganistan, Libya, Suriye ve Yemen gibi ülkelerde rejim değiştirme politikalarını acımasızca uyguladı. Bu müdahaleler, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine, ülkelerin kaosa sürüklenmesine ve bölgesel istikrarsızlığın derinleşmesine yol açtı. Irak’ta kitle imha silahları iddialarının asılsızlığı ortaya çıktıktan sonra bile işgal sürdü ve yüzbinlerce insan hayatını kaybetti.

Libya’da “insani müdahale” maskesi altında yürütülen operasyon, ülkeyi uzun yıllar süren çatışma ve yıkıma sürükledi. Suriye’de ise CIA destekli gizli operasyonlar ve bölgesel aktörlerin müdahaleleri, on yıllık savaşın fitilini ateşledi. Bu süreçte, El Nusra Cephesi ve IŞİD gibi aşırıcı grupların yükselişi, Batı’nın bölgedeki stratejik oyunlarının acı sonucu oldu.

İran: Nükleer Tehditin Ardındaki Gerçek Hedefler

İran’a yönelik söylemler, nükleer kapasite tehdidi üzerinden şekillendirilse de, asıl amaç bölgesel güç dengesini Batı ve İsrail lehine yeniden kurmaktır. Irak ve Suriye’de kullanılan aldatıcı söylemlerin tekrarı olarak, İran’ın nükleer programı bahane edilerek hükümeti devirmek hedefleniyor.

Bu strateji, sadece bölgesel değil, küresel güç dengelerini de tehdit eden planın parçası. İran’ın düşüp düşmeyeceği, Rusya ve Çin’in nasıl pozisyon alacağı, bölgesel savaş mı yoksa küresel çatışma mı yaşanacağı gibi kritik sorular cevapsız kalıyor.

Karanlık Planların İfşası ve Toplumsal Uyanış Çağrısı

Karmaşık ve sinsi planların varlığı artık tartışmasız gerçek. Batı’nın emperyalist saldırganlığı, sadece bölgesel dengeleri değil, küresel barış ve güvenliği de tehdit ediyor. Türkiye ve çevresindeki coğrafya, tehlikeli jeopolitik oyunların tam kalbinde yer alıyor.

Halkın bilinçlenmesi, sorgulaması ve harekete geçmesi artık bir zorunluluk haline geldi. Gerçekler ne kadar gizlenmeye çalışılırsa çalışılsın, onları görmek isteyenlerin önünde kapılar her zaman açık kalacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadi Özgül Arşivi