MERAL AKŞENER Mİ?

7 Haziran seçimlerinden önce 3 Haziran’da “Meral Akşener mi Daha Erkek Yoksa?” başlıklı yazım yayınlandığında Sayın Akşener’e henüz dinlensin denmemişti.

Ne Olağanüstü Genel Kurul talebi vardı ne de Genel Başkan adaylıkları…

Milletvekili sayısı olarak HDP’nin gerisinde kaldığımız 1 Kasım hezimeti de yaşanmamıştı.

Kırık da olsa umutlarımız vardı doğal mı doğal.

Listelerden memnuniyetsizliğimizi kalbimize gömmüştük.

Ve her seçimde olduğu gibi gücümüz yettiğince koşturmuştuk.

Tek başına iktidar olmasa da koalisyonda etkin ortak veya güçlü bir ana muhalefet umudumuz vardı.

Ve zaferin nirengi noktasının “Analar” olacağına inanarak anaların gücüne değinmiştik.

Siyasette başarının anahtarının kadınlarda, analarda olduğunu vurgulamıştık...

Doğuran analardan,

Ayaklarının altına cennet serilen analardan, bahsetmiştik.

Çok uzaklara gitmeden yakın çevremizden örnekler vermiştik...

Anacığımdan, evdeşimden, Hediye Akdere’den, Meral Akşener’den, Şenol Bal’dan, Ufuk Esgin’den bahsetmiştik… Kısaca ülkücünün yüreğine dokunmaktan bahsetmiştik.

Bugünlere nasıl geldik?

Neden mecbur bırakılıyoruz bazılarına sırf partimizin hatırına oy vermeye?

Göremedik mi, bizim partimizin hatırına oy verdiklerimize sokaktaki vatandaşın oy vermeyeceğini?

Kendi partilisine parmak sallayanlar, gücü yakaladığında ne yapmaz ki?

Başkalarına suskunken, ülkücülere had bildirenler gücü bulduğunda ne demez ki?

Ülkücünün yüreğine dokunamamanın dayanılmaz ağırlığı yıkmaz mı yorgun bedenleri?

Sayın Akşener’in bir röportajını okurken yüreğe dokunamadan gönül kıranları hatırladım.

Diyor ki Akşener;

“Ben onlara “ağabeyler takımı” diyorum, birçok ağabeyimin görüşünü aldım.

O döneme ilişkin çok, çok ağır hatıralarım var benim...

Mahkemeleri ağabeyimle beraber takip ettik. Öyle acı şeyler gözlemledim ki...

Bıyıkları kerpetenle yolunmuş arkadaşlar gördüm. Ağızları kan içinde... Ranza telleriyle işkence edilmiş arkadaşları gördüm. O mahkeme kapısı önünde sapsarı olmuş, gözünün feri sönmüş, yaşlı analar, babalar gördüm. Genç gelinler gördüm kucaklarında çocukları, şekerli su içirilen çocuklar gördüm.

Vefa duyduğum, her şart altında onların karşısında duruşumu bozmadığım, ak saçlılardan bahsediyorum, daha genç olanları da var, hayatlarını, istikballerini verdiler.

O arkadaşların görüşleri benim için çok önemli.”

Arzumuz odur ki, nasıl ki Milli Görüş içinden 4 Başbakan 1 Cumhurbaşkanı çıktıysa, MHP Genel Başkanı da Ülkü Ocaklarında ülkü tozu yutmuşlardan olsun, Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığına “önce ülkem” diyenler de otursun. Adı Akşener, adı Ogan, adı Aydın, adı Başaran veya adı Ülkü… Yeter ki Ülkü olsun.

Ülkeleri ve milletleri uğruna can verenler hak etmiyor ise bunu başka kim hak etmiş olabilir?

Kim?

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Koca Arşivi