Bilgisayar teknolojisinin ve bilgisinin çok gelişmediği dönemdi üniversite yıllarım. Mikrosoft vörtte hazırlanmış, sağını solunu Nevrûz minyatürlerinin süslediği, köşesine üstat Fuzûlî’ nin ’’Her gün açar gönlümü zevk-i visâlin yenleden/ Gerçi güller açmağa yılda bir Nevrûz olur.’’ beytini sıkıştırdığım, haykıran harflerle ’’Nevrûz, Türk bayramıdır!’’ yazdığım, amatör ama amatör olduğu kadar dostluğuyla size sımsıcak gülümseyen bir afiş çalışmasıyla duyurmuştuk Nevrûz programımızı.
Öğrenci harçlıklarıyla, kısmen de belediyeden zor zahmet koparabildiğimiz ufak tefek yardımlarla kurduk meydandaki düzeni. Yürümekten aciz 85 model bir kamyonun kasasını platform olarak kullandık. Eğlence partileri organize eden bir reklam şirketi şişirdi meydanı süsleyecek kırmızı-beyaz balonlarımızı. Eee, yanına Türk bayraklarını da asınca kampüs gelincik tarlasına dönmüştü. Kürsü, stantlar, mikrofon, kablolar, fotokopiler, bildiriler, seyyarlar, ses düzeni velhasıl kelam her şey tamamen öğrenci pratik zekâsıyla vücûda getirilmişti; yoktan var ettik, desek yeridir. Halay, horon, zeybek Türk bayrakları gölgesinde oynandı; örste dövdüğümüz demir de, yaktığımız ateş de…
O dönemde de şimdiki gibi Nevrûz; Türkiye’ nin birçok yerinde örgütün sözde bez parçalarıyla, bilmem kimin posterleriyle kutlanıyordu(!) Bir avuç Türkiye sevdalısı üniversite öğrencisinin 10 sene önce yokluk içinde başardığını, Türkiye Cumhuriyeti henüz başaramadı. Bugünkü Nevrûz kutlamalarından rahatsız olduğumdan değil aklıma gelmişken gömeyim dedim…
Yücel ÖNDER
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.