
Yavuz Koca
TÜRK MİLLETİ APTAL MI HOCA?
Okumayan ve üretmeyen toplumlar kulaktan beslenir. Yani duyduğuna inanır. O nedenledir ki, dünya epeydir algıyla yönetilmektedir.
Siyasette öyle, ekonomide öyle, hatta yaşamda öyle…
Hayatında ağzına bir yudum alkol almamış insanı alkolik, ömrü Türk düşmanlığıyla geçmiş birini milliyetperver, gözler önünde hırsızlık yapmış birisini dürüst, arsızı namuslu, namusluyu haysiyetsiz olarak sunabilirler.
Hani bir reklam repliği vardı ya. “Ağzı olan konuşuyor” diye.
Bu sefer işin kötüsü konuşan kişi bir profesör. Konusuna hakim, toplumun önemli bir kısmı tarafından saygıyla dinlenen birisi. Şimdiye kadar anlattıklarıyla sağlıklı beslenme konusunda halka faydalı olan birisi. Şahsen iyi niyetinden kuşkum olmayan birisi. Ancak muhtemelen saflığından faydalanılarak kullanılan birisi. Zaten saf olduğunu telefon dolancılarına para kaptırarak da ispatlayan birisi…
Canan Karatay Hoca televizyon programcılarınca seviliyor. Sözlerinin etkisi sevilmesinden daha güçlüdür. Yetmezmiş gibi söyledikleri basında farklı şekillerde yer alabiliyor. Dedik ya algı meselesi… Önce Kardiyoloji uzmanı Karatay Hoca’nın söyledikleri ve basında yer alış şekli ne, ona bakalım
Canan Karatay, “Buğdayın hibrit yapıla yapıla kromozom sayısının 12’den 48’e çıkarıldığını, bu sebeple ekmek ve unlu mamuller tüketimi ile insan sağlığıyla oynanmaktadır.” dedi.
Canan Karatay, “Peygamber Efendimizin döneminde buğdayın kromozom sayısı 14’tü, bugün 49’a çıktı. Yerseniz hastalanırsınız” dedi.
Canan Karatay, “Hazreti Muhammed dönemindeki 14 kromozomlu buğday artık yok dedi ve endüstriyel buğdayda 40 kromozom var ve insanları hasta, bağırsaklardaki faydalı bakterileri yok ediyor, iddiasında bulundu.”
Görüyorsunuz değil mi? Rakamlar sıralanmış ama aslında hepsi yanlış.
Biz işin doğrusuna bakalım. Dr. Gürbüz Mızrak, “Buğdayın Hikâyesi” isimli kitabın yazarı. "Topraktan Sofraya Buğday" adlı kitabı da yakında yayınlanacak olan bir uzman. Masanın iki yanını da bilen gerçek bir vatansever. Diyor ki;
* 10 bin yıldır yetiştiriciliği yapılan makarnalık buğday 28 kromozomlu, ekmeklik buğdayda 42 kromozomludur. 14 kromozomlular buğdayın yabani akrabalarıdır.
* Dünyadaki organik buğdaylar da 14 değil 28 kromozomludur. Ülkemizde üretilen buğdaylar klasik ıslah yöntemlerle ıslah edilmiş olup GDO değildir.
* Kısa boyluluk genleri buğday genomunda zaten var. GDO ile alakası yoktur.
* Klasik ıslah yöntemleriyle dekara verim 100-150 Kg’dan 800-1000 Kg’a çıkarılmıştır. Böylece dünyanın besin ihtiyacı karşılanmıştır. Yoksa kıtlıktan, açlıktan ölünebilirdi.
* Glüten, buğdaydan ekmek yapmak için gerekli proteindir. Yeterli ve kaliteli glütene sahip olmayan undan kaliteli ekmek olmaz, besin değeri de düşer.
* Buğdayın besin değeri oldukça iyidir, mahzurlar buğdaydan değil yanlış beslenmeden kaynaklanmaktadır.
Evet, yeter artık diyelim ve Türk Milletinin aptal olmadığını gösterelim. Her türlü algı yönetimine, özellikle de görsel medyadan gelenlere dikkat edelim.
Sağlık, saadet ve başarı dileklerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.