
Yavuz Koca
ÜLKÜCÜLER YARALI KIRGIN VE UMUTSUZ
Üzüntümüz bir türlü geçmiyor.
1 Kasım ayrı bir Kasım oldu ülkücüler için.
Hayatı boyunca ülkücü olan ve ülkücü kalan birisi olarak, MHP’ye tek bir gün bile küsmeyen birisi olarak, her seçimde MHP için çalışan birisi olarak gerçek tabanız.
Kimsenin değil, ülkümüzün adamıyız. Tabandaki ezikliği görüyoruz.
Ülkücüler yaralı, kırgın, mutsuz ve umutsuz…
Sayın Genel Başkanım, her kim size tabanda sorun yok, var ise de ciddi değil, biz bunu aşarız diyor ise doğruyu söylemiyor. Ömrünce MHP dışında bir yeri aklından bile geçirmemiş insanlar şu veya bu şekilde muhatap oldukları sözlerle manen yıkılıyor. Ülkücünün ülkücüyü tehdidi nasıl hazmedilir?
Yetmiyormuş gibi bazı yüzer-gezerlerin jargonu da bir ayrı yaralıyor. 2 Kasım günü MHP’yi eleştiren ilk mesaj bir oportüniste aitti. Muhtemelen oy bile vermemiş, başka bir partiden aday olmuş birisine.
Bu camiayı tenkit etmek de akıl vermek de en son size düşer. Olur ya yeni oluşumlarda kapıdan girebilir miyim hesabıyla yapıyorsanız o başka (!). Kendinizi yormayın, öyle bir şey olursa yer bulma ihtimaliniz yüksektir. Düşünün ne demek istediğimi anlarsınız. Geçmişte MHP’yi suçlayanlardan, TBMM kürsüsünde MHP’nin de içinde bulunduğu hükümeti soru önergeleriyle inletenlerden, MHP’den ayrılıp da başka parti kuranlardan, ülkücü etiği çiğneyenlerden kaç kişi temsil noktasında oldu.
Lütfen ömrü kahırla geçen ülkücülere, zekâlarıyla alay edercesine akıl vermeye kalkmayın.
Beyler önümüze bakalım ve birileri onca hengameye rağmen neden sürekli kazanıyor da biz kaybediyoruz sorusunun cevabını arayalım. Orayı burayı suçlamak yerine kendimize bakalım.
Selam en büyük rabıtadır insanlar için. Ayrışmanın işaret fişekleri görülmeye başladı. Geçenlerde şehrin birinde, bir arkadaşımızın yakınının cenazesinde bir dostumu gördüm, selam vermemek için gözlerini kaçırdı. Hani birkaç yazı yazdım ya ondan olsa gerek. Yoksa o beni bilir ben de onu. A be dostum, iki cihan can kardeşi dediğim, seçilen sizsiniz oy veren biz, selam vermek size düşer almak da bize, gönül koymak bize düşer aşmak da size…
Peygamber efendimiz ne buyuruyor, "… Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!".
Ey bu harekete ömrünü verenler, profesyonel ülkücüler (!) gibi görmezden gelemezsiniz. Selamlaşınız, kucaklaşınız. Mesele bizim meselemiz, doğrusuyla yanlışıyla.
Tabanın sesini duymadım diyemezsiniz.
Konuşurken öyle sözler söyleyelim ki yarın dar zamanlarda birbirimizin yüzüne bakacak yüzümüz olsun. Kanayan yaraya rağmen, tedaviden kaçarak pansuman tedbirlerine yönelmek bugüne fayda etmeyeceği gibi yarınlara hiç etmeyecektir. Elinizi vicdanınıza koyun ve tabanın sesini ne bir eksik ne bir fazla, olduğu gibi kabul edin. Ülkü umuttur, umutları yok etmeyin. Verin Allah’ın aşkına…
Yazık olur emeklere, ayıp olur şehitlere…
Sağlık, saadet ve başarı dileklerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.