Vedat Çakıroğlu

Vedat Çakıroğlu

Yeni “BOP”lar, yeni “yeşil kuşaklar", cepteki oyuncular ve yedekleri...

Türk milleti ve komşuları, müttefikleri olarak yaşadığımız Avrasya ve Orta Doğu bölgesi yüzyıllardır emperyalizmin kıskacı ve kontrolü altında.

Bu durumun bir istisnası, 1923-1938 Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve kuruluşu izleyen, milletimizin önderi Atatürk'ün idaresindeki 15 yıldır.

İncelenirse görülecektir, 1923-1938 yılları arasında Türkiye'nin ortalama büyüme hızı (1929'da dünyada yaşanan büyük ekonomik krize rağmen) yüzde 7'dir. Bütçe açığı yoktur; bütçe açığı olmadığı gibi, Lozan'da kabul etmek zorunda kaldığımız Osmanlı borçları düzenli olarak ödenmişti. 1 ABD doları, 1 Türk lirasına eşitti. Zamana ve şartlara göre her yaşam alanında büyük çapta bir ilerleme kaydedildi.

Demek ki devletinizi milletin gerçek evlatlarına teslim ettiğiniz zaman üretebiliyor, zenginleşebiliyor, güvenliğinizi sağlayabiliyor, hatta toprak kazanımı (Hatay gibi) yapabiliyorsunuz.

Devletinizi milletin gerçek evlatlarına teslim ettiğiniz zaman gençliğiniz vatan topraklarında geleceğine güvenle bakabiliyor. Devletine ve milletine karşı mensubiyet, bağlılık ve hizmet etme bilinci yükselebiliyor.

Toplumsal, ekonomik ve yaşamsal tüm ilerlemeler veya gerilemeler, devletimizin yönetilme sistemi ve yöneticileriyle doğru orantılıdır.

Kabul edelim ki ülkemiz, İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra ABD emperyalizminin adeta oltasındaki balık olmuştur. Hâlen de ABD'nin oltasından kurtulabilmiş değiliz.

Devletimizi yönetenler, sürekli ABD veya CIA veya onların öngördüğü STK'larla ilişki içinde.

Çok övülen DP'li Adnan Menderes iktidarında, devletimizin tüm gizli bilgilerine sahip olan istihbarat teşkilatımız MİT'in çalışanlarının maaşlarının ABD tarafından ödendiği ortaya çıkmıştı.

Bir ABD kuklası devlet olan Suudi Arabistan'ın, devletimizin yurt dışı görevindeki din görevlilerinin maaşlarını verdiğini rahmetli Uğur Mumcu ortaya çıkarmıştı. Üstelik maaşları Suudiler tarafından ödenen (sözde) Türk din görevlilerinin “Rabıta“ adlı örgüte istihbarat desteği verdiği de rahmetli Uğur Mumcu tarafından yazılmıştı.

12 Eylül ihtilalcileri, 1983'te serbest seçimlere geçileceğini ve siyasi partilerin kurulmasını öngören kararlarını verdiklerinde, gene kendi kontrollerindeki bir partinin (MDP) kurulup iktidara geleceğini planlamışlardı. Tabii 12 Eylül cuntası da ABD'nin “bizim çocukları” idi.

Zamanın başbakan yardımcısı Turgut Özal, zamanın ABD dışişleri bakanı Alexander Haig vasıtasıyla 12 Eylül cuntasından parti kurma izni alır ve Türkiye'de iktidara getirilir.

Anavatan Partisi iktidarında, dünyada var olan ama bizde olmayan bazı iyileştirmeler yapıldı. Dünya cep telefonu kullanırken bizler, ev telefonu kullanamıyorduk. Dünya kumandalı renkli televizyona ulaşmışken biz, siyah-beyaz TV'leri elimizle açıp kapatıyorduk.

Dünyanın zaten sahip olduğu bu tip varlıkların ülke insanımızın kullanımına verilmesi, büyük bir “transformasyon” olarak milletimize sunuldu. Tabii olarak da ABD'nin menfaat politikaları izlendi.

PKK'nın palazlanması bir ABD projesiydi. Zamanın Irak diktatörü Saddam'ın Kürtlere Halepçe'de kimyasal bomba kullanması, ülkemize o zaman Kuzey Irak'tan bir Kürt göçüne sebep olmuş, küçük bir terör örgütü olan PKK'nın İdil, Şemdinli baskınlarını yapacak kadar bir mobilize insan kaynağı bulmasına sebep olmuştur.

Sonuçta artık evlerimizde telefonlarımız vardı, renkli TV'lerimizi de izliyorduk, artık izlediğimiz maçlarda sporcuların formalarının renklerini görebiliyorduk ama ülkemizin sınırları içinde ABD destekli bir bölücü örgüt güçlenmişti.

Ve nerede duracağı, nasıl kullanılacağı, nereye evrileceği belli değildi, hâlen de belli değil.

PKK, emperyalizmin kucağında büyütüldü. KCK üst yapılanmasının altında İran kolu PEJAK, Türkiye kolu PKK, Irak kolu Kandil ve Suriye kolu PYD/YPG olarak silahlı teşkilatlanmasını ve katliamlarını devam ettirdi.

40 bine yakın şehit, sayısını bilmediğimiz gazimiz oldu.

Tabii İran'ın kısmen, Türkiye'nin ise daha kuvvetli olan devlet kapasiteleri karşısında emperyalizm kuklası KCK, İran ve Türkiye'de önemli bir başarı şansı bulamadı. Türlü ayrışma denemelerine rağmen son büyük deneme olan Türk-Kürt kavgasını başaramadılar. Çünkü Türkler ve Kürtlerin tarihi, köklü birliktelikleri, akrabalıkları, birlikte yaşama niyetleri ve karşılıklı saygıları var ve hâlen de devam ediyor.

Bir Türk; Diyarbakır'ı, Van'ı kimseye bırakmaz. Bir Kürt de İstanbul'u, İzmir'i kimseye bırakmaz.

Suriye ve Irak'ta ABD ve İsrail kontrolünde devletçikleşebilen, Kürtler değil; ABD ve İsrail kontrolündeki terör ve feodal yapılardır.

Türkiye'de yıllardır uğraştıkları Türk-Kürt ayrışmasını başaramadıklarını ve başaramayacaklarını anlayınca yeni uygulamaları devreye soktular. Malum, emperyalistlerde oyun ve sömürü planı bitmez.

İngilizlerin geçen yüzyıldaki Şark Planı, ABD'nin Rusya'yı çevreleme "Yeşil Kuşak" projesi, "BOP" projesi... Bunlar büyük projeler.

Türkiye'de Demokrat Parti, ANAP, AK Parti projeleri, Kıbrıs'ta Annan Planı, Türkiye'de darbeler projeleri, Türkiye'de FETÖ projesi gibi bölgesel projeleri de var.

Bu projelerini menbaında uygulatacağı yerli işbirlikçileri de çokça var.

12 Eylül 1980'den önce Türk gençleri, birbirlerini vatan haini olmakla suçlayarak katletti. Hâlbuki plan daha büyüktü. Yaklaşık 10 bin lider kişilikli gencimizi kaybettik. Ve Türkiye'de siyasal meydan, her yöne dönebilen işbirlikçi, zayıf kişilikli insanlara kaldı.

Şimdi Türk milleti yeni bir proje ile karşı karşıya.

Kısaca, terörü ve teröristi, katili, bölücüyü, gerçek anlamda aslında idam edilmesi gereken vatan hainlerini meşrulaştırma ve barış elçisi gibi gösterme, dolayısıyla BOP projesinin Türkiye ayağını siyaset yolu ile uygulamak.

Yazının başlığında Türkiye'deki eski ve yeni işbirlikçilerden bahsediliyor. Bu işbirlikçiler, vatan satıcıları 250 yıldır bu topraklarda bolca var. Oldu ve olacak. Aslolan, bizden gibi görünüp Türk düşmanlarına hizmet eden bu işbirlikçileri tanıyıp ülkemizin yönetimini, kaderini bu karışıklara teslim etmemek, ülkenin yönetimini Türk evlatlarına teslim etmektir.

Nasıl tanıyacağız, nasıl anlayacağız?

Biraz dikkat, biraz ilgi, biraz millet sevgisi yeter.

“Türk milleti çalışkandır, zekidir.”...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Vedat Çakıroğlu Arşivi

Kardeşlerin Arasına Sokulan Çiyan...

08 Ağustos 2025 Cuma 03:43

BOP Komisyonu...

05 Ağustos 2025 Salı 23:46

Saflar belirginleşiyor...

01 Ağustos 2025 Cuma 01:55

Zaman zaman kurulan bir saat gibi...

25 Temmuz 2025 Cuma 05:16

Can çekişen Ülkücülük

19 Temmuz 2025 Cumartesi 22:39

Mahalle milleti miyiz?

16 Temmuz 2025 Çarşamba 02:10

Yaşasın Cumhuriyet...

07 Temmuz 2025 Pazartesi 03:58

Kemal Bey'in tehlikeli oyunu…

29 Haziran 2025 Pazar 20:36

Tehlike kapıda…

14 Haziran 2025 Cumartesi 02:37