30 Mart yerel seçimlerini farklı kılan birçok özellik var: Daha önce hiçbir yerel seçimde iktidar partisi dinî gruplarla ters düşmemişti. Gezi Parkı olayları yaşanmamış, ses kayıtları ortaya çıkmamış, hiçbir seçimden önce 17 Aralık operasyonu yapılmamıştı. Ne tivıtır ne de yutup kapanmıştı. Yaşadığımız süreç gösteriyor ki Türkiye’ nin bulunduğu dönemeç, yerel seçimlere dair algıyı toplumun ve siyasîlerin gözünde çok değiştirdi.
 
Esenler’ de kimin ne kadar oy aldığından ya da oy oranları üzerindeki tahminlerimden bahsedecek değilim. Açıkçası beni çok da ilgilendirmiyor. İsteğim, 30 Mart akşamı Esenler’ in kazanmasıdır. En başarılı olan, en çok reklam yapan, en çok sevilen değil en hayırlı olan kazansın. Çünkü son dönemde yaşadıklarımız bize gösterdi ki parti eylemleri, partilerin bağzı temel ideolojileriyle paralel değilmiş.
 
Hiçbir siyasî lider 150 sene yaşamamış, hiçbir parti 200 sene hüküm sürmemiştir. Temennim; seçimlerin Türkiye ve Esenler yereli için kazasız belasız, kavgasız dövüşsüz tamamlanmasıdır. Sonuç, kavgayla elde edilemez. Eğer kavga, sonuca götürseydi Türkiye dünyanın tüm sorunlarını çözmüş tek devleti olurdu. Bugün A Partisi gelir, yarın B Partisi ama Esenler’ de bizim komşuluğumuz bakidir tıpkı zulmün baki olmadığı gibi… Ayrıca şimdiden balkon konuşması hazırlayanlara sesleniyorum: Dereyi görmeden paçayı sıvamayın, tape' taklak olursunuz mazallah...
 
Son olarak ’’Esenler halkı en doğru kararı verir.’’ diyor, Türk Eğitim-Sen Esenler İlçe Başkanı olarak tüm Esenler sakinlerini saygıyla selamlıyorum.
 
Yücel ÖNDER