
YEREL SEÇİMİN KISKACINDAKİ İSTANBUL
Yerel seçim yaklaştıkça partiler ve adaylar arasındaki rekabet giderek kızışıyor. Afişleme çalışmaları, bayraklar, flamalar, sloganlar, reklamlar, ilanlar, mitingler, ziyaretler, toplantılar, röportajlar tüm hızıyla devam ediyor. Ana caddeleri bırakın ara sokaklardan bile dakika başı seçim otobüsleri/minibüsleri geçiyor. Arabanızı iki dakika park etmeyegörün sileceğe hemen on tane el ilanı… Kapı koluna sıkıştıranı bile gördüm. Adım attığınız yerde bilmem ne partisinin belediye başkan adayı yanınızda bitiveriyor. Nasıl kibarlar, nasıl kibarlar anlatamam! Sanki o koltuğa oturduktan sonra kendini sırça köşkte zannedenler onlar değil! Başkan adaylarını gördükçe kendimden şüpheye düşüyorum. Şimdiye kadar yanlış kişileri seçmişiz, bunlar iyi; diye düşünüyorum. Tabi buna siyasî ahlaksızlık desek daha doğru olur. İnsanın belli bir süre sonra ’’En az ses yapıp en çok samimi olan kimse ona oy vereceğim!’’ diyeceği geliyor. Gerçekten şu seçimler yapılsa da kurtulsak!
Ülkemizde ’’İstanbul’ u alan, Türkiye’ yi alır.’’ şeklinde genel bir kanının olmasından dolayı İstanbul; kayıtlı 8.794.284, sandığa giden 7.178.122 seçmeniyle tüm partilerin ve Türkiye’ nin seçimlerde en fazla takip ettiği büyükşehir… Siyasetin hem insan hem de düşünce bakımından merkezi… O yüzden tüm partiler açısından İstanbul’ da bırakın büyükşehri tek bir belediye bile almak büyük önem taşıyor.
Genel seçimlerde olduğu gibi yerel seçimlerde de partiler en güçlü temsilcilerini, en bilinen yüzleri İstanbul’ dan aday gösteriyorlar. Ankara ve kısmen de İzmir’ in büyükşehir belediye başkan adaylarını az çok bilirken İstanbul’ un büyükşehir adaylarını herkes tanıyor bu sebeple. İlk önce pazarda elimizde poşetler varken yanımızda mantar gibi bitiveren şu adaylara bakalım:
1-) Sırrı Süreyya Önder-Pınar Aydınlar, HDP
2-) Mustafa Sarıgül, CHP
3-) Levent Kırca, İP
4-) Rasim Acar, MHP
5-) Ahmet Vefik Alp, DSP
6-) Kadir Topbaş, AKP
7-) Övgün Ercan, HEPAR
8-) Selman Esmerer, SP
9-) Bayram Karacan, BBP
30 Mart’ ta İstanbul’ da 27 parti seçime girecek olsa da 29 Mart 2009’ dan pay biçersek AKP+CHP, toplam oyun % 81.6’ sını alıyor ki bu, diğer 25 partinin seçim ittifakı yapsa da en fazla % 20 oy alacağı anlamına geliyor. Zaten bu da ’’Yetmez ama evet’’ çilerden gördüğümüz üzere siyasî anlamda mümkün değil!
İstanbul’ da 2004 yerel seçimlerinden 2009’ a AKP oylarında 5 puanlık erime yaşanırken CHP 5, MHP 3 puanlık artış sağlamış. Yani 5 yılda CHP, hükûmete 10 puanlık hamle yapmış. Bunda Kılıçdaroğlu’ nun 29 Mart’ ta aday olmasının etkisi tartışılmaz. Tabi oylar tasarruf yapılarak karanlıkta değil aydınlıkta sayılsaydı rakamlar farklı olabilirdi.
Topbaş hükûmet desteğine yaslanırken CHP iki yerel seçimdir İstanbul adına en iyi kozlarını oynuyor. Sarıgül, bence ülkemizde tüm zamanlarda CHP’ nin yerel seçim adına oynadığı en güçlü koz… Daha da Türkçeleştirirsek Gezi Parkı, 17 Aralık operasyonları, hükûmet-cemaat ihtilafı, ayyuka çıkan ses kayıtlarından sonra eğer CHP; İstanbul’ u Sarıgül gibi güçlü bir adayla da alamazsa bir daha hiç kimseyle alamaz. Yani CHP’ nin İstanbul’ u almak adına Sarıgül son şansı, son seçimi…
Madalyonun arka yüzüne bakalım: Sarıgül, son anketlerde olduğu gibi ipi göğüslerse cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde hükûmetin oylarında büyük düşüş yaşanması kuvvetle muhtemel! Tabi ki aynı grafik kendini bir sonraki yerel seçimlerde de gösterecektir: 1999-2004 yılları arasında RP, DSP ve MHP’ de olan belediyeler de el değiştirecektir.
Dört partili siyasî hayatımız daha da renklenerek devam edeceğe benziyor.
Yücel ÖNDER
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.