Yaşlı dünyamızın dili olsa da mahşerin en soluk renkli atına binmiş dört nala üzerimize gelen salgın hastalıkların elinden neler çektiğimizi bir anlatabilse.

O salgın hastalıklar ki savaş ve doğal afetlerden çok daha fazla insanı öldürmüş, insanlık ve medeniyet tarihini şekillendirmiştir

Orta Asya steplerinden kemirgenler ve pireler yoluyla tüccarlara, gezginlere ve gemicilere bulaşıp dünyaya yayılan veba 300 yıl boyunca Avrupa'da öyle kitlesel ölümlere yol açtı ki, nüfusun yarısının ve tarımsal iş gücünün kaybı feodal yapıyı, kiliseye olan inancı ve kölelik düzenini sarsarak ve kapitalizmin yeşermesinde etkili oldu.

Büyük felaketin tanrının bir cezası olduğunu düşünen ve kendilerini meydanlarda kamçılayarak cezalandıran, şehir şehir dolaşan kaçıcı tarikatları türedi. O kadar çok din adamı öldü ki Latincenin din ve eğitim sahasındaki egemenliği ortadan kalktı. Kilisenin salgınlarda etkisizliği Katolik inancın aksine kulun tanrıyla direk irtibata geçmesi düşüncesini ve Protestan inancını güçlendirdi Her felakette olduğu gibi uğursuzluğun sebebi olarak gözler toprağı ve suyu zehirledikleri suçlamasıyla Avrupa'daki Yahudilere, cadı suçlamasıyla zavallı kadınlara döndü. Kitlesel olarak öldürülen ve yakılan Yahudiler orta Avrupa'dan neredeyse silinerek doğuya göç etti.

Benzer suçlamaları İspanyol denizciler vasıtasıyla Avrupa'ya taşınan frengi salgınlarında da görmekteyiz. Özellikle Fransız ordularının Napoli'yi işgali sonrasında askerlerde salgın haline gelen hastalık daha sonra terhis olan askerler ve onların ilişkiye girdiği fahişeler sayesinde Avrupa'nın her yerine yayıldı. Fransızlar İtalyanları, İtalyanlar İspanyolları, Ruslar Almanları, alemi İslam tüm gavurları, hakeza hemen her millet diğer milletleri bu uğursuz hastalığı yaymakla suçladı. Çiçek ve kızamık salgınlarında Amerika'da yüz yıl içinde 100 milyon yerlinin hayatını kaybettiği düşünülüyor. Kadim Aztek ve İnka imparatorlukları Avrupalıların silahlarından ziyade tanışık olmadıkları virüslerin saldırılarıyla ortadan kalktı. Afrikalılar ineklerde bulunan benzer virüsler vasıtasıyla doğal olarak aşılandıkları için Amerikan yerlileriyle aynı sonu yaşamadılar.

Birinci dünya savaşının sonuna doğru ortaya çıkıp neredeyse 100 milyon insanı öldüren İnfluenza A virüsü salgını savaşın sona ermesinin sebeplerinden biridir. Her yıl yaşanan mevsimsel grip salgınlarında dünyada yarım milyon insan ölürken neredeyse 10 yılda bir büyük 50 yılda bir felaket boyutunda pandemileri yaşanmaktadır.

Çoğumuz tarihte yaşanan boyutta korkunç salgınların bilimsel gelişmeler nedeniyle günümüzde olamayacağını düşünürken sahneye yeni bir oyuncu (Corona virüs) çıkarak insan oğluna bir kez hatırlattı ne kadar aciz olduğunu.

Halbuki her şey daha önce insanlarda salgın yapmamış vahşi hayvanlarda bulunan binlerce virüsten birinin egzotik tatlar peşinde koşan bir çekik gözlüye bulaşması, insandan insana geçecek şekilde mutasyona uğramasına veya

pislik içinde bir domuz ahırında yerdeki pisliği deşen tavuklar ve domuzların sıradan grip virüslerinin birbirlerine bulaştırarak mutasyona uğratmasına bakıyordu.

Delinin birinin insan savunma sistemlerinin unuttuğu, uzun zamandır yer yüzünden silindiği sanılan bir virüsü laboratuvardan çıkarıp silah olarak kullanması küçükte olsa ihtimaller dahilindedir.

Öyle görünüyor ki savaşlar, kıtlık ve bulaşıcı salgın hastalıklar insanlığın peşini hiç bırakmayacak.

Her yıl hafif bir meltem gibi esip dalların üzerinde kurumuş bir yaprak gibi düşmeyi bekleyen yaşlılarımızı alıp götüren grip virüsüyle mücadelemiz hiç bitmeyecek. 

Önümüzdeki maçlara bakacağız artık...