Dr. Alfred Blalock  ve  yardımcısı Vivien Thomas  dünyada ilk kalp ameliyatını yapan Amerikalı bilim insanlarıdır. 

50’li yıllarda kalp ameliyatı yapılmasının düşünülemediği o günlerde köpeklerde yaptıkları deneylerle bunun mümkün olabileceğini gördüler ve ameliyat olmazsa  kısa sürede ölecek, doğuştan kalp damar bozukluğu (Fallot Tetralojisi) olan bir  çocuğu ameliyat ederek tıpta çığır açtılar. 

Bu süreçte kalbe dokunmak tanrının işine karışmaktır diyerek ameliyata engel olmaya çalışan papazlardan tutunda, her adımda zorluklar çıkaran,  kuyularını kazan kıskanç meslektaşlarına kadar bir sürü insanla mücadele etmek zorunda kaldılar.  İlk kalp ameliyatının öyküsü Something The Lord Made (Tanrıyı oynayanlar) ismiyle gerçek hayattan sinemaya aktarıldı. 

Başlığa gelince; İsmi lazım değil  ''Bizde demokrasi yok. Allah muhafaza, ne demokrasisi. Biz şeriatçıyız. Demokrasi, sakın ha, çok tehlikeli bir laf, Allah’ın işine ben karışırım demektir'' diyerek haşa Allah’ı karıştırarak aklınca yorumlar yapmış fakat işine geldiğinde demokrasinin kıymetini anlayarak  demokrasi mitinginde en ön saflarda yerini alıp mitinge katılanları cennetle müjdeleyen nükteleri ve dönüşleriyle  ünlü meşhur bir hoca geldi aklıma.. 

Siyasal İslamcı tayfada zamanı geldiğinde inilecek bir durak olarak görülen demokrasi düşmanlığı bir gelenektir. 

Akit gazetesi yazarı Nurettin Yıldız’ın  ''İslam topraklarını fiilen ve şeklen işgal edenler, topraklarımızdan şeklen çekilirken, sistemlerini bulunmaz bir nimet olarak allayıp pullayarak gittiler. Laiklik, demokrasi, çoğulculuk, haklar gibi kavramları dokunulamaz, erişilemez kavramlar olarak içimize sızdırdılar. Çağın getirdiği yenilik olması, küfrün hükümran olduğu bir ortamda insanlığın ortak değeri hâline gelmiş olması, Müslüman’ın şu veya bu sistemi benimser insan olmasına ruhsat oluşturmaz'' sözleri bunun en güzel göstergesi değil mi ? 

İnsanlık tarihiyle karşılaştırdığımızda anladığımız anlamda demokrasi çok yeni bir şey. Demokrasiyi  en güzel halk nazarında başarılı ve popüler bir isim olmasına rağmen başkanlık süresinde sınırlandırma olmadan güçlü başkanların tüm yetkileri ve pozisyonları istediği kadar elinde tutabileceğine inandığı için 3’üncü dönem başkanlığa aday olmayan ve ömrünü eğitime adayan Thomas Jefferson açıklıyor. 

Kamuoyu gücü ve demokrasiyi toplumların huzuru ve barışı için batı medeniyetinin bulduğu yararlı bir icattır. Demokrasinin hata yapan hükümetleri değiştirmenin güvenli yoludur. Seçme hakkı olmazsa kanlı devrimler olmak zorunda kalınır.  İnsanların bu haklarının korunmasının barış, özgürlük ve güvenliği getirir diyor Jefferson. 

Demokrasi dışında da insanların sağlıklı, güvenli ve huzurlu yaşaması için bulunmuş hayatımıza girmiş bir sürü batı medeniyeti (gâvur) icadı var. Sağlık alanında kullanılan kolonoskopi, ultrason, sistoskopi, rektoskopi bu sayısız gavur icatlarından bir kaçı. Sağlık için Makattan kolonoskopi, penisten sistoskopi, memeye ultrason, vajene kolposkopi vs…En mahrem yerlerimize giren çıkanın haddi hesabı yok. 

Devletin bekası, fitnenin bertaraf edilmesi için onlarca günahsız sabi’nin katli, kolonoskopi, kolposkopi, sistoskopi caiz, batıda yüzyıllarca süren kanlı iç savaşları, milyonlarca insanın ölümünü engelleyen uzlaşma kültürü demokrasiye gelince caiz değil. 

Lannn git…. 

Dr. Alfred Blalock  ve  Vivien Thomas  iyi ki papazı ciddiye almayarak nice insanın kurtulmasının  yolunun çağı başlatmışlar… 

Einstein’ın  meşhur Tanrı yazı tura atmaz sözüne karşı Niels Bohr’ün  “Tanrıya neyi yapıp neyi yapamayacağını söylemekten vazgeç artık” sözleri kulaklarımda çınlıyor… 

Benim kafam almıyor aga….Manyak manyak işler, bi acayip tipler…