Yaşadığım Ordu bölgesi Osmanlı İmparatorluğunun çöküş döneminde Acara bölgesinden göç eden Gürcülerin en yoğun yerleştiği bölgelerden biridir.

Gürcü kökenlik çok sayıda insanla tanışıklığım hısım akrabalığım ve bizzat Gürcistan’dan gelen çok sayıda hastam vardır.

Bu nedenle Gürcistan ve dolayısıyla Sovyetler Birliği tarihine özel bir ilgim vardır.

1879 yılında insanlık tarihinin gördüğü en kanlı diktatör Gürcistan’da yokluk ve sefalet içinde dünyaya geldi. Alkolik ve çoğu zaman işsiz babasından ölümüne şiddet görüyordu. Geçirdiği bir araba kazası sonrası bir kolu sakat kalmış bu nedenle de sonraki yıllarda askere alınmamıştı. Baba şiddeti, sefalet içinde geçen çocukluk ve fiziksel yetersizlikler…

Bu Stalin ve Hitler gibi diktatörlerin ortak yönü olarak sonradan tarihçilerin dikkatini çekecektir. Lenin organizasyon yeteneği, kararlılığı ve acımasız kişiliği nedeniyle Stalin’i yakın çevresinde tutmuş, ölümüne yakın nasıl bir psikopat olduğunu anladığında ve partide görev verilmemesini vasiyet ettiğinde iş işten geçmiştir.

Gücü çok seviyor ve nasıl kullanacağını çok iyi biliyordu.  Hayat felsefesi bir insan bir problem sıfır insan sıfır problemdi.

Yaklaşık 30 yıl Sovyetleri demir yumruğuyla ezdi. Acımasız politikaları ülkesini dünyanın önde genel endüstriyel devi haline getirmesine rağmen bunun insani bedeli   korkunç oldu.

Aleksander Soljenitsin sürgünler, açlık ve kitlesel infazların yaşandığı bu dönemde hayatını kaybedenlerin 60 milyon insan olduğunu söylemekle birlikte en iyimser tahminler bile 20 milyon civarında olduğu yönündedir.

Rus ırkını anlatan Slav kelimesi köle kelimesinden köken alır. Köylülerin topraksızlaştırılması ve ürünlerinin ellerinden alınması kitlesel açlık ve ölümlere yol açtı. İtiraz eden herkes çalışma kamplarına gönderildi. Bir mısır koçanı bile çalmanın bedeli 7 yıl hapis cezasıydı.  

Halk açlıktan kıvranırken ellerinden alınan buğdaylar sanayileşme için ihraç edildi. Milyonlar köle olarak devasa projelerde çalıştırıldı.

Siyasi rakibi Sergei Kirov’un öldürülmesini bahane ederek milyonlarca vatandaşı işkenceden geçirdi, sürgüne gönderdi ve idam ettirdi.

Bazen binlerce insanı içeren infaz listelerini yetersiz buluyor listenin altına 6500 kişi daha ilave edin diye yazıyordu.

“Büyük temizlik” adı verilen operasyonlarda içlerinde iç savaş kahramanı generallerinde bulunduğu 40 bin asker idam ya da sürgün edildi.

Bu operasyonlarda kullandığı insanları sonradan Sovyetlerin huzurunu bozma suçuyla idam etti.

Ordu öyle zayıf bir hale düştü ki Hitlerin Barborossa harekâtının ilk günü bin Rus uçağı yok edildi.

Almanlar ordunun 2/3’ünü savaşın başında yok edip haftalar içinde Moskova’nın kapılarına dayandı.

Stalin’in yardımına meşhur Rusya kışı ve Hitlerin yanlış politikalar yetişti.

Rus halkının gösterdiği direnç Almanların sonunu hazırlamış, fakat bu 20 Milyon insana mal olmuştur.

Beyin kanaması geçirip geberdiğinde kendisi gibi Gürcü kökenli (Kafkas çetesi) acımasız polis şefi Lavrenti Beria iktidarın en büyük adayıydı.

Bu herkes için felaket olabilirdi. Stalin’in sürekli soytarı diye aşağıladığı Nikita Khruschev aradan sıyrılarak yönetimi ele geçirdi ve Beria vatana ihanet suçuyla idam edildi.

Stalin’in ölümünün 3. yılında Kruschev neredeyse tanrı yerine konulan Stalin’in insanlık suçu işleyen bir katil olduğunu açıkladı.

İnsanlar kulaklarına inanamıyor, çoğu insan duydukları karşısında sessizce ağlıyordu. Stalin’in öldürtüp elbiseleriyle gömdürdüğü milyonlarca insanın kemikleri toplu mezarlardan gün ışığına çıkarılıyor Kruschev KGB şefine Stalin’in mumyasının Lenin’in yanından alınarak Kremlin dışına nakledilmesini emretti.

KGB şefi o geceyi ömrü boyunca unutamadığını, Stalin’i dik olarak taşırken neredeyse gözlerini açıp sizi “O… çocukları bana ne yapıyorsunuz öyle” diyecekmiş korkusuna kapıldığını anılarında anlattı. Öyle terör estirdi ki ölüsü bile insanları tir tir titretiyordu.

Çocuk bakıcısı olarak ülkemizde bulunan bir bayana Stalin hakkında ne düşünüyorsun diye sorduğumda çok şeker, hoş adam diye yanıtladığında çok şaşırmıştım. Ya halen geçmişin korkularını üzerinden atamamış ya da tarih bilgisi yok diye düşünmüştüm.

2008 yılında Rus Rossiya televizyonunun yaptığı bir ankette günümüz Rusya'sında en çok sevilen ve özlem duyulan  lideri Josef Stalin çıktı.

Koltuğu pahasına nükleer savaşı engelleyen ve Stalin zulmünü ifşa eden Krushcev nefret edilen liderler arasında çıkmış.

Belli ki Ruslar atalarının yaşadığı korkunç zülüm ve kayıplar pahasına Sovyetleri dünyanın en korkulan gücü haline getiren Stalin’i unutamamış.

Ukrayna savaşına bakıp Rus toplumu üzerindeki etkileri üzerine yorum yapanların Rus toplumunun psikolojisi hakkında çok yanlış çıkarımlar yaptığını görüyorum.

Toplumlar tarihi acılarla değil gurur vesilesi sayılacak övünülecek olaylarla daha çok ilgileniyorlar.

Zülüm ve hukuksuzluk sadece içine düşenin şikâyet ettiği bir bataklıktır. Lakin herkes bir gün bu bataklığa saplanabilir.

Toplum psikolojisinin çok karanlık yönleri vardır.

Olayı basite indirgersek; Seversen üzülürsün, üzersen sevilirsin…