Bir şehri veya ülkeyi yönetirken yaşanılan en büyük sorun yönetilenden soyut olarak yönetimin karar almasıdır.

Siz bir karar verirken veya alırken istişare yapmak zorundasınız.
Bu kimseyi küçültmez aksine büyütür.
Modern yönetim anlayışında da bu vardır.
Emin olun hata yapsanız da en doğru veya sonuçları itibariyle en az zararla çıkılan bir hata olur.
Şunu da kabul ediyorum; lider, başkan gibi yönetme gücü verilen insanlara esasen karar verebilme, karar alabilme yetisi gözetilerek bu yetki veriliyor.
Gerektiğinde tek başına yani reesen karar verebilecek kişiler bu makamlara getiriliyor, en azından iyimserlikle öyle olduğuna inanıyoruz.
Bu kişiler de uzaydan gelmiyor tabiki, bu toplumun içinden, sokağından geliyorlar.
Toplum hassasiyetini pek tabiki gözetebilirler.
Trabzon Büyükşehir Belediyesi Kadın İstihdam ve Yaşam Merkezi adında bir tesis inşaa yaptı, yaptırdı.
Bir iş insanı kendi finansmanıyla bu tesisi yaptı ancak bu iş insanı Türkiye'de çok ciddi tartışmalara sebep olan, tartışmaların öznesi olan bir isim.
Yaptığı küfürde de utanarak ifade etmek durumundayım ki "kadınlarımiz" özne..
Bu şekilde gündem olan bir ismin adının bu tesise verilmesi bir ironi midir?
Bu Şehri yöneten insanlar nerede yaşıyor..?
Anlamak mümkün değil.
Bu hatadan dönülmelidir.
Çok doğru dediğimiz bir iş bu şekilde gündem olmamalı ve bir isim üzerinden bütün doğruluğu heba edilmemelidir.
Eğlence ve yaşam üzerine inşaa edilen bir yere tarihe damga vurmuş kişilerin adının da verilmesini, bu yöndeki teklifleri de doğru bulmuyorum.
Trabzon Kadın İstihdam ve Yaşam Merkezi desek, sanırım amaç hasıl olur.
Bu konunun ikinci bir boyutu da var.
Finansmanı sağlayan kişinin adını buraya verme gayretini beyhude kılan boyut.
İktidar aldığı bir kararla ve sanırım Vergi Usül Kanununda da yer verilen bir kanun ile bu gibi yapılara harcanan paraları vergiden düşüyor.
Tam ayrıntılı olarak ele alıp yazının amacını boğmak istemiyorum fakat bu konuda da bir açıklama bekliyoruz.
Bu kişi, bu tesise harcadığı parayı şayet Devlete vermesi gereken vergiden mahsuplaştırıyorsa ozaman "o yaptı, ismini versek ne olur" tarzında bilinçaltı bir savunmada çürüyor, anlamsızlaşıyor.
Devletin kaynağı esasen milletin kaynağıdır.
Yönetme yetkisini makamdan ibaret görenler, yetkiyi aldıkları milleti kolayca yok sayabilenler, görmemezlikten gelenler bana göre kaybedenlerdir.
Şekil olarak kaybetmiyor görunseler bile usül olarak kaybetmişlerdir.
Size göre basit, önemsiz görünen, durduğunuz yerden pek de görülmeyen bu konuyu siyasetin önemli ayağı olan toplum tarafından ele alırsanız hızlı ve kolay çözüme ulaşırsınız.
Oturduğunuz koltuklarda, aldığınız kararlarda millet için olur, millete rağmen olmaz, olmamalıdır.
Konunun hassasiyetinin farkındayız ve takipçisi olacağız.