İBB başkanı Ekrem İmamoğlu dün toplanan “Deprem konseyi bilim kurulu”nda “İstanbul için depremden sonraki en önemli tehlike kanal İstanbul’dur” dedi

Son Marmara depremini 21 yıl önce yaşadık, 50 bin can kaybı ve yaklaşık 100 milyar dolar maddi kayıp yaşadık binlerce kişi ve aile trajik travmalar geçirdi aileler parçalandı yetimlerimiz ihtiyaç sahiplerimiz oldu.

Toplumumuz cumhuriyet tarihinin en travmatik olayının yaralarını özveriyle ve birlik içinde zamanla telafi etmeye çalıştı.

Deprem uzmanları 1999’da bir sonraki depremin 30 yıl içinde olabileceğini hep söylediler. 30 yılın 21 yılını geçirdik tabii uzmanlarınki bir tahmin, belki biraz uzayabilir ama kaçınılmaz bir olay olduğu konusunda hemen hemen tüm deprem uzmanları fikir birliğindedir.

İstanbul bina yapılanması bir yarı göçebe kültürle oluştuğu için statik ömürleri çok uzun olmayan binalardan oluşmuş durumda idi 1999’da.

99 depreminden sonra İstanbul yapıları için hızlı bir yenilenme sürecinin başlatılması gerekmekteydi.

İBB’de ve merkezi hükümette Ak Parti iktidarı vardı.

Zamanın İBB ve merkezi yönetimi var olan riskli binaları yenileme yollarını aramak yerine yıllarca TOKİ ve KİPTAŞ eliyle yeni konutlar yapmak ve vatandaşa yüksek fiyatlarla satma yolunu izlediler.

Hâlbuki yapılması gereken İBB imar yönetmeliğinde bir değişiklik yapıp var olan yapıların yenilenme çalışmasıydı.

TOKİ ve KİPTAŞ’ta talep ancak 2013 de azaldı ve depremden 14 sene sonra İBB imar yönetmeliğinde küçük değişikliklerle eski binaların yenilenmesinin önü biraz açıldı ve İstanbul’un yaklaşık yüzde 30 eski binası yenilendi.

1999 öncesi yapılan ve yenilenememiş binalar aslında bir tabutluktur tamamı sağlıksızdır.

Olası bir büyük İstanbul deprem ininde ülkemiz ekonomisini felç edeceği, hatta ekonomik bağımsızlığımızı bile etkileyebileceği gene uzmanlar tarafından öne sürülmektedir.

İnsan aile ve toplum hayatı için bu kadar önemli bir konu 21 yıl sürüncemede bırakılması ve halledilmemiş olması, Anadolu coğrafyasında yaşayan milletimizin en önemli beka sorununun göz ardı edilmesi demektir.

İBB başkanı “İstanbul’un yapı envanterinin çıkarılması gerektiği” ni de söyledi.

Hemen başlasın İstanbul’da yaşayan insanlar için ulaşımdan, metrodan, yağmur kanallarından, asfaltlamalardan vesaire hepsinden öncelikli bir konudur.

Eskiler bol lafla bol manipülasyonlarla günlerini geçirdi.

Yeni den köklü ve çözüme dönük acil çalışmalar bekliyoruz.

Olmazsa eskide yeni de İstanbul’da yaşayan insanların katilleri olacaktır.

Kanal İstanbul Ak Parti iktidarının “Son Büyük Vurgun” isteğidir.

Bu durumu Kanal İstanbul’un geçmesi muhtemel alanlarının kimler tarafından satın alındığına ve çevre bakanlığı marifetiyle yapılan kişilere özel imar planlarına baktığımızda anlayabiliriz.

İBB başkanı İmamoğlu’nun Kanal İstanbul’a karşı olduğunu söz olarak söylemekten ve çevre müdürlüğüne dilekçe vermekten daha ileri davranışları olmalıdır.Eğer samimi ise tabii…

Mesela İBB imar dairesi çevre bakanlığının kişilere özel yaptığı imar rantı taşıyan planların yerine yeni planlar yapabilir ve kendi 5 binlik planlarına işleyebilir.

Tamam, bir muvazaa konusu olabilir ama en azından konu ülke gündemine taşınır ve halk aydınlanır (Tabii çevre bakanlığının planlarındaki yüksek katlı binaların tamamının yeşil alana dönüştürülmesini kastediyorum)

İBB’nin yetkileri dahilinde başka yaptırımları olabilmesi gerekir.

Bir Kanal İstanbul referandumunu İstanbul genelinde yapabilir ve toplumun görüşünü alabilir üstelik çok maliyetli bir uygulamada değildir.

Samimiyetiniz varsa çok şey yapabilirsiniz.

İslam halifesi Ali “Haklı olayım tek başıma bir ordu ile savaşırım” demiş

En büyük güç haklı olmaktır.