
Ertuğrul Türkoğlu
Azerbaycan-Suriye doğalgaz nakil hattı
Cumartesi günü Türkiye, Suriye, Azerbaycan bakanları ve Katar Kalkınma Fonu Başkanı tarafından hizmete alınan nakil hattı her açıdan örnek bir proje. Bu nedenle okurlarımla detaylı olarak paylaşmak istedim. Televizyonlarımız nakil hattıyla ilgili haberlerde ‘’Suriye’ye destek’’ verdiğimizi iddia ettiler. Bence destek kelimesi yanlış. Bu proje için ‘’kazan-kazan’’ ifadesi çok daha doğru. Geliştirilen projeler ilgili tarafların hepsinin kazanması üzerine kurulursa başarılı ve uzun ömürlü olurlar.
Azerbaycan, Türkiye’ye Gürcistan-Türkiye sınırında teslim ettiği gazı Türkiye-Suriye sınırında teslim alarak Katar’a satıyor. Azerbaycan’ın mevcut nakil hatlarının hepsi tam kapasite çalıştığından bu proje olmasaydı sevk edilen gaz toprak altında kalacaktı. Azerbaycan’a bir faydası olmayacaktı. Oysa şimdi ilk yıl 600-700 milyon, ikinci yıldan itibaren yılda 2 milyar dolar gelir elde edecek.
Türkiye gazın sevkinde ülke içindeki doğalgaz nakil hatlarını kullanıyor. Sadece son gaz istasyonundan sınıra, kısa bir nakil hattı yapıldı. İhtiyaç olan yerlerde kapasite arttırıldı. Türkiye bahse konu SWAP anlaşmasından ilk yıl 30-35 milyon, ikinci yıldan itibaren 50-60 milyon dolar kazanacak. Ama asıl kazancımız ilk yıl Halep ve çevresine, ikinci yıl Halep ile Humus arasındaki yerlerle Humus ve çevresine günde 10 saat elektrik verilecek olması. Halihazırda günde 3-4 saat elektrik veriliyor. Bu artış Suriyelilerin geri dönüşlerini hızlandıracaktır.
Katar satın aldığı gazı kiralayarak modernize ettiği santrallerde elektriğe dönüştürecek. Elde ettiği elektriği vatandaşlara, şirketlere ve kamu kuruluşlarına satacak ve gelir elde edecek. Suriye en kazançlı taraf. Devletin cebinden kuruş çıkmadan başlangıçta 1 milyon 200 bin haneye, ilerleyen süreçte dört milyon haneye günde on saat elektrik verilecek. Ülkede üretim yapmak-tam kapasite olmasa da- artık mümkün olacak.
Suriye’nin petrol ve gaz sahalarının işletilmesini Azerbaycan üstlenmişti. Çıkarılan petrol Humus ve Banyas’taki rafinerilere sevk ediliyor ve işlenerek kullanıma hazır hale getiriliyor. Üretim çok arttığında tankerlerle limanlara taşınarak, gemilerle müşterilere sevk edilebilir. Daha da artarsa petrol üretilen bölgelerden limanlara ve/veya yeni yapılacak rafinerilere ulaşacak nakil hatları yapılabilir. Ama doğalgaz böyle değil. Çıkarıldığında sevk edilmezse yanarak yok olur.
Suriye’de ülke içinde doğalgaz dağıtım hattı yok. Doğalgaz deposu ve LNG sıvılaştırma tesisi de yok. Dolayısıyla Katarlıların modernleştirdiği tesislerin yenilerinden doğalgaz sahalarının olduğu bölgelere de yapılmalı. Böylece doğalgazdan santraller vasıtasıyla elektrik üretilir. Vatandaşa elektrik verilen saatler daha da arttırılır.
Bakanlığımız açılışını yaptığı projenin elektrik versiyonunu geliştirebilir. Şöyle ki ülkemizdeki elektrik dağıtım şebekesinin kapasitesi çok yüksek. Elektrik tüketiminin uzun vadede çok artacağı düşünülerek yüksek kapasiteli yapılmışlar. Bazı bölgelerimizde özellikle kış aylarında, elektrik üretimi, tüketim az olduğundan kapasitenin altında oluyor. Dolaysıyla tesisleri tam kapasite çalıştırarak ihtiyaç fazlası elektriği Suriye sınırına sevk edebiliriz. Sınırın Suriye tarafında köyler, kasabalar ve kentler olduğundan elektrik şebekesi vardır. Muhtemelen savaşta hasar görmüşlerdir. Muhtemelen kapasite artışı gerekebilir. Katarlılar bu çalışmaları yaparsa Suriyelilere elektrik verilen saatler daha da artar. Türkiye ise üretici olduğundan, doğalgaza göre çok daha yüksek rakamlar kazanır. Katar’ın da geliri artar.
Gazetelerde her gün Suudi, Emirliklerden ve Katarlı iş adamlarının Suriye ile yaptıkları anlaşmalar haberleştiriliyor. Bunların hiçbiri destek ve/veya hayır amaçlı değil. Kar elde etme amaçlı. Elbette Suriye’nin kalkınması, zenginleşmesi de hedefleniyor. Araplar ‘’Şara başarılı olamaz ve Suriye yeniden İran’ın pençesine düşer’’ ihtimalinden son derece rahatsızlar. Böyle bir gelişmeyi asla istemezler. Ama kar etmek motivasyonu olmasa hiçbir devlet/şirket Suriye’ye bu kadar büyük yatırım yapmaz.
Dünyada hızla yaygınlaşan ve yasal düzenlemeler yaparak ülkemizde de başlatmamız ve teşvik etmemiz gereken yeni bir teknoloji var: Küçük Modüler Santraller. Bu santraller çok hızlı üretilebiliyor. Elektrik üretimi yapılacak yerde monte edilerek ihtiyaç kadar kapasite oluşturulabiliyor. Gelecekte kapasite artışı gerektiğinde modüler santral eklenerek sorun çözülebiliyor. Sanayi tesisleri, siteler, limanlar, oteller, tatil köyleri bir kere yatırım yaparak elektrik ihtiyacını karşılayabiliyorlar. Nükleer santrallerin çok çok küçüğünü düşünün. Hammadde miktarı çok çok düşük olduğundan doğal olarak nükleer santraller gibi riskli değil.
Bu teknoloji Suriye’ye çok uygun. Zira kasabalar, ilçeler hatta kentler elektrik enerjilerini küçük modüler santrallerle sağlayabilirler. Suriye’ye yatırım yapmakta çok istekli olan Körfez menşeli yatırımcılar içinde bu santraller çok cazip. Zira yatırımın Suriye gibi elektriğe aç ülkelerde geri dönüşü çok kısa. Santrallerin kurulma süresi de kısa.
Cumartesi açılan nakil hattı ve önerdiğimiz projeler Suriye’de hayatın normalleşmesi için hayati önemde. Suriye normalleştikçe geri dönen sığınmacıların sayısı artacak, ülkemiz rahatlayacak. Güney sınırlarımız sorun üretmeyecek. Refah üretecek. Dolayısıyla Suriye’ye olan ihracatımız ve müteahhitlik gelirlerimiz artacak. Sınır ticareti ve turizm gelişecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.