
Ertuğrul Türkoğlu
Bilinmeyen Yönleriyle Dürzi İsyanı
Suriye, iç savaş bittikten sonra Ortadoğu’da uyuşturucu hap ticaretinin üssü haline geldi. Ülke de vergi alacak şirket kalmadığından hap ticaretinin Esad ailesinin kontrolünde olduğu iddia ediliyordu. Suriye limanlarında teslim alınan haplar Arap coğrafyasına dağıtılıyordu. Hatta Şam’ın PYD’ ye petrol ve gaz karşılığında hap verdiği, onlarında bu hapları Kuzey Irak, Türkiye ve İran’a gönderdiği iddia ediliyordu.
Devrimden sonra hap ticaretinin azalması, bu ticaretle geçinen epey mensubu olan iki grupta rahatsızlığa yol açtı: İsrail-Ürdün sınırında yerleşik olan Dürziler ve Dürzilerin doğusunda, Ürdün sınırında mukim bedeviler. Bu gruplar arasında giderek yükselen tansiyon, Bedevilerin Dürzilere ait bir kamyona el koymasıyla çatışmaya dönüştü. Şamdan gelen birlikler Bedevilerden yana tavır alarak Dürzilere aşağılayıcı eylemlerde bulununca, hele bu eylemlerin görüntüleri sosyal medyada yayınlanınca, çatışmalar isyana dönüştü. (Bu olaylar İsrail’in provokasyonu da olabilir, Şara’nın kontrol etmekte zorluk çektiği fanatiklerin icraatları da)
Bedeviler HTŞ’ yi destekliyorlar. Dürzilerse kabaca özerklik isteyen milliyetçiler, Suriye ve İsrail taraftarları olarak üç gruba bölünebilir. Dürziler; 600 bini Suriye’de, 400 bini Lübnan’da, 200 bini İsrail’de ve 200 bini Avrupa’da yaşayan 1,5 milyonluk bir Arap topluluğu. Sadece annesi Dürzi olanlar Dürzi olabiliyor. Yani tebliğ faaliyetleri yok. İnançlarını hür bir şekilde yaşamak istiyorlar. Siyasette etkililer: İsrail, Suriye, Ürdün ve Lübnan’da aşağı yukarı her hükümette bakanları oluyor.
Dürziler Esat döneminde fiilen özerkti. Süveyda ve çevresinde görev yapan güvenlik güçleri Dürzilerden müteşekkildi. İç savaş başladığında Dürzilerin ekseriyeti rejime sadık kaldılar. Sadece mevcut isyana ve Şara hükümetine karşı düzenlenen önceki isyana destek veren, İsrail taraftarı Şeyh El-Hicri muhalefete destek verdi. Esat’ın zulmü arttıkça muhalefete yönelenler de arttı.
Esat artıkları Nusayri bölgesinde isyan başlattığında, İsrail taraftarı ve özerklik yanlısı Dürzilerde ayaklandı. Eş zamanlı iki isyanın bastırılmalarının zor olacağı düşünüldüğünden böyle hareket edilse de Şam isyanları-çok kan akıtmak zorunda kalsa da- kısa sürede bastırdı.
İsrail’deki Dürziler Yahudilerle aynı haklara sahipler. Mesela İsrail’in 2,5 milyon Arap vatandaşı diplomat, asker ve polis olamıyor. Oysa Dürzilerin en çok yöneldiği meslekler askerlik, polislik ve savaş pilotluğu. Mescidi Aksa ve Filistin sınırlarında Dürziler duruyor. Gazze katliamında en çok görev alanlar ve en acımasız olanlarda Dürziler. İsrail, Yahudilerin dinen faal olamadığı cumartesi günleri Dürzilere teslim edilir.
İsrail ve Suriye’deki Dürziler aynı kabilelere ve ailelere mensuplar. İki ülke arasındaki sınır, aileleri ikiye bölmüş. Süveyda’ da olaylar başlayınca İsrail’deki Dürziler silahlanıp sınıra koştular. Sınırı geçebilenler isyana katıldı, geçemeyenler gösteriler yaptı. İlk isyanda da aynısı olmuştu. Bunun üzerine Netanyahu Dürzilere seslenerek ‘’Sakin olun, işimizi zorlaştırıyorsunuz. Bırakın gereğini yapalım’’ dedi. Bu konuşmadan sonra ateşkese kadar devam eden bombalamalar başladı.
İsyan ilki gibi çok kan akıtılarak üç günde bastırıldı. Bununla beraber sorun bitmedi, bitmez. Bedevilerle Dürzilerin çatıştıklarını çok duyacağız. Nitekim ateşkes ilan edilmesinden ve ordunun çekilmesinden sonra 41 bedevi aşireti seferberlik ilan etti. Akabinde yüz bini aşkın bedevi Süveyda’ya doğru yürüyüşe geçti. Bunun üzerine bombalayarak bedevileri durduramayacağını anlayan İsrail, Suriye ordusunun geçici olarak Süveyda’ya girmesini kabul etti.
İsyandan Şam karlı çıktı. Daha önce bölgeyi Dürzilerden kurulu güvenlik güçleri koruyordu. Ateşkes anlaşması gereği ordu Süveyda’ dan çekilince güvenlik güçleri Suriye taraftarları Dürzilerden oluşacak. Yani İsrail yanlısı Dürziler güvenlik birimlerinden ayrılacaklar. Dürzilere özerklik verilmemesi Şam’ın bir diğer kazancı.
Şara da kazandı. Öncelikle ‘’Şara İsrail’in adamı’’ safsatası bitti. HTŞ, 18 tane aşırı ve birbirleriyle çelişen fikirleri olan örgütten oluşuyor. Şara bu örgütlerdeki fanatikleri kontrol etmekte zorluk çekiyor. Düşünün bu adamlar Dürzi din adamlarının bıyıklarını küfürler eşliğinde kesip, sosyal medyada yayınlıyorlar. Bu eylem bizde birine tecavüz edip yayınlamaya denk gelir.
Şam’ın bombalanmasından sonra Şara fanatiklere karşı güçlendi. Olayın ciddiyetini onlarda anladılar. Suriye’nin bir tane uçağı ve gemisi yok. Hava savunma sistemleri çalışmıyor. Dolayısıyla İsrail’e direnmeleri mümkün değil. Bu nedenle HTŞ mensupları artık daha temkinli hareket edeceklerdir.
İsrail hem kazandı hem de kaybetti. Dürzi vatandaşlarına ve Suriye’deki Dürzilere sahipsiz olmadıklarını gösterdi. İşgal ettiği topraklarda kalma gerekçelerinden biri, Dürzileri korumak olacak. Suriye’de silahtan arındırılmış tampon bölge oluşturması kolaylaşacak. Bedevilerle başa çıkamaması ve ordunun Süveyda’ya girişini kabul etmesi İsrail’in kayıpları. Bunları telafi edemezse Dürziler yavaş yavaş İsrail’e göçerler.
Türkiye kazandı. Dürziler özerklik iddialarını geri çekerek Suriye’ye entegre olmayı kabul ettiler. Eğer özerklik elde etselerdi bu SDG’ ye emsal olurdu. Çok daha kalabalık olan ve ordusu olan Kürt bölgesinin özerk olmasını engellemek zorlaşırdı. Şam, Arap devletlerinin baskıları nedeniyle (Arap topraklarında Türklerin askeri üsleri olmasına karşılar ama bunu ifade etmiyorlar) ve İsrail bombalamaları kestiğinden güneyde Türkiye’ye üsler tahsis etmeyi ve hava sahasının kontrolünü vermeyi ağırdan alıyordu. Artık gereğini yapacaktır.
İsrail medyasında yer alan bilgiler doğruysa bedevi aşiretlerini MİT organize etmiş. MİT’in, SMO ve HTŞ üyesi aşiret mensupları vasıtasıyla, aşiretlerin kılcal damarlarına kadar nüfus ettiğini iddia ediyorlar. Onlara göre rejim muhalifi aşiret reisleri Esad döneminde Gaziantep’te ağırlandıklarında MİT için çalışmaya başlamışlar. Söz konusu 41 aşiretin Irak, Ürdün, Suudi Arabistan, İsrail ve Lübnan’da da kolları var. Bu arada Şara da bedevi.
Nusayri ve Dürzi isyanlarının bastırılması, İsrail’in Şam’ı bombalama dışında isyana fiili destek vermemesi ve Amerika’nın sert tavrı SDG’ nin elini zayıflattı. Şam’la anlaşmaya daha istekli olacaklar. Bu, Türkiye ve Şam’ın yanında Arap devletlerinin de kazancı. Araplara göre, 22 Arap devletinin topraklarından bir karışının bile Arap olmayan devletlere kaybedilmesi kabul edilemez. Eğer Dürziler ve SDG özerklik elde etselerdi Türkiye Suriye’den çekilmezdi. Yani SDG ve Türkiye’nin kontrol ettiği topraklar kaybedilirdi. Oysa şimdi SDG Şam’a entegre olacak. Tehdit kalmayınca Türk askeri Suriye’den çekilecek. Böylece Gazze’de karizmaları çizilen Arap devletlerinin yöneticileri bir darbe daha almayacaklar.
İsyanın en büyük kazananları güçlerini gösteren bedeviler. En büyük kaybedeni İsrail yanlısı Dürziler.
Bu makalemi Dürzilerin yiğit evladı, İttihat ve Terakki’nin fikir babalarından, Suriye’de Cemal Paşa’nın, Libya’da Mustafa Kemal’in ve İstanbul’da Enver Paşa’nın yardımcılığını yapan Şekip Aslan’a ithaf ediyorum. Birinci Dünya Savaşından sonra Fransızların otuz sene memleketine dönmesine izin vermedikleri, ölene kadar ittihatçılıktan ve Türklerle Arapları bilinçlendirmekten vaz geçmeyen Aslan, ağır hastayken memleketine gelebildi ve bir ay sonra öldü. Aslan geçenlerde cumhurbaşkanımızı ziyaret eden Lübnan Dürzilerinin lideri Velid Canbolat’ın dedesidir. Dürzilere yakışan İsrail’e uşak olmak değil, Aslan’a layık olmak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.