CHP, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde 9 Eylül 1923’te “Halk Fırkası” adıyla kurulmuştur. 1924 yılında “Cumhuriyet Halk Fırkası”, 1935 yılında ise “Cumhuriyet Halk Partisi” adını almıştır.

Büyük Önder Atatürk 9 Eylül 1923 tarihinden 10 Kasım 1938 tarihine kadar 15 yıl 62 gün genel başkan olarak görev yapmıştır.

CHP’nin ikinci genel başkanı olarak 26 Aralık 1938 tarihinden, 8 Mayıs 1972 tarihine kadar ise 33 yıl 134 gün süreyle İsmet İnönü görev yapmıştır.

CHP de daha sonraları Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Hikmet Çetin, Altan Öymen, Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel olmak üzere toplamda 8 isim genel başkanlık yapmıştır. En uzun süre 33 yıl 134 gün ile genel başkanlık yapan ve hiçbir demokratik seçim kazanamadan en uzun süre 15 yıl Başbakan olarak görev yapan isim İsmet İnönü' dür.

Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından sonra cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, ilk iş olarak CHP Kurultayında kendini ‘’Ebedi Şef’’ ilan ettirdi. Bu anlayışı demokrasiden ne kadar uzak olduğunu gösterir. Bu anlayışının bir başka ispat ise1946 tarihinde yapılan açık oy gizli sayımın olduğu seçimlerdir.

Tüm bunlar, İsmet İnönü’nün demokrasi çok partili sistem, millet iradesi ve hukuk gibi arayışlarının olmadığını açıkça gösterir. İnönü’nün göreve gelmesinden sonra ilk işi başlayan İkinci Cihan Harbi ile ilgilenmek oldu. Çünkü savaş esnasında demokrasiye geçmek mümkün değildi. İsmet İnönü başbakanlığı sırasında Atatürk'e karşı kıskançlık gösterdi. Büyük önderi unutturmak ve tüm izlerini silmek için her tarafa kendi heykellerini, büstlerini yaptırdı. Paraların ve pulların üzerinde Atatürk’ün fotoğraflarını kaldırarak kendi fotoğraflarını koydurdu . Devlet kurumlarında Atatürk’ün resimleri indirerek kendi resimlerini astırdı. İnönü, Atatürk’le, daha doğrusu onun hatırasıyla yarıştı. O nedenle ‘’Milli Şefe’’ karşı ‘’Ebedi Şef’’ olmuştu.

Bence, bugün ki CHP büyük önder Atatürk'ün kurduğu CHP değil Atatürk'e karşı ebedi şef unvanını alan, Atatürk'ün tüm izlerini silen "Ebedî şef" İsmet İnönü'nün CHP'sidir.

CHP Atatürk'ün partisi olmuş olsaydı, Uluslararası ölçekte faaliyetlerini sürdüren Sosyalist Enternasyonal ve Avrupa Sosyalistler Partisine de katılım sağlamazdı.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı darbelerden ve oligarşik bürokrasiden medet ummaz Atatürk'ün verdiği ilk ismi olan halk fıkrasında olduğu gibi millet iradesinden beslenmeyi tercih ederdi.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı 1946 seçimlerinde açık oy gizli sayım olmaz, millet iradesi gasp edilmez, 27 Mayıs askeri darbesi yapılamaz, TC Başbakanı Adnan Menderes ve 3 bakan idam edilmezdi.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı 12 Mart muhtırası olmaz, 28 Şubat post modern darbesi yapılamaz, başörtüsü zulümleri yaşanmazdı.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı LGBT ve traversti anlayışı desteklenmez, CHP’li belediyelerde bunlar için destek afişleri asılmazdı.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı Turan ülküsüne karşı gelinmez, 1944 de Türk milliyetçileri tabutluklarda işkence görmez, mahkemelerde yargılanmaz. Türk milliyetçiliği suç sayılmazdı.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı SSCB’den Türkiye'ye iltica eden 153 Türk geri iade edilip Köprüde Rus askerleri tarafından kurşuna dizilmesine izin verilmezdi.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesinde MHP genel başkanı Başbuğ Alparslan Türkeş'in CHP ye teklif ettiği koalisyon teklifi kabul edilseydi. Akan kan durur. Çok daha az insanımız hayatını kaybederdi. Cumhurbaşkanı seçilir ve Askeri darbe olmazdı.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı Gezi olaylarına destek olmazdı. 15 Temmuz ihanetine kontrollü darbe demezdi.

Milli ve yerli sanayine tam destek verir, savaş gemilerimize maket demezdi Ekonomiye yönelik boykot içinde olmazdı. Sokak çağrıları ve barikatları yıkın geçin talimatları vermezdi.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı, devletin tüm kurumlarına karşı bütün tuşlara basarak hareket etmez ve demokrasi dışına çıkmazdı.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı mezhepçilik yapmaz, yabancı ülkelerden destek talep etmez ve ülkesini yabancı basın kuruluşlarına şikâyette bulunmazdı.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı usulsüz işlemler ve yalan beyanlarla yatay geçiş yapıp diploma sahibi olduğu iddiası olan birin yangından mal kaçırır gibi Cumhurbaşkanı adayı göstermez. Adalete parmak saklamaz ve Hukuki süreci beklerdi.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı, jimmer ve bantlarla işi olmazdı.

Benim açımdan CHP'nin idari zihniyeti yazdıklarımdan oluşmaktadır. Buna rağmen CHP ye oy veren seçmenler ile idari zihniyeti ayırmak gerektiğine inanıyorum. Elbette bazı genel başkanları ile idari kadroları da bu tespitlerimin dışındadır.

CHP Atatürk'ün partisi olsaydı zaten iktidarda olurdu.

Bu yazımda İBB ile ilgili yolsuzluk soruşturmasına girmek istemiyorum. Çünkü ben masumiyet karinesine inanıyorum. Bu nedenle Ekrem İmamoğlu için suçludur demem. Mahkemeyi takip etmek gerekir. CHP’nin Adalet içinde var olduklarına inandıkları siyaset endişeleri ve düşüncesiyle l demokrasi, huzur kanunlara saygılı ve hukuka uygun olan tepkilerine saygı duyarım. Bu hakları elbette vardır. Sonuçta suçlamalar doğru çıkarsa vahim, çıkmaz ise çok daha vahimdir.