Ertuğrul Türkoğlu

Ertuğrul Türkoğlu

Türkiye’nin ve Türk Dünyasının rotası

Trump zirveden sonra Zelenski’yi Beyaz Saray’a davet edince önde gelen batılı devletlerin liderleri de Amerika’ya gittiler. Putin’le gelinen noktanın değerlendirildiği toplantıya Fransa, İtalya, Almanya, İngiltere, Finlandiya, AB ve NATO liderleri de katıldı. Dış politikanın D’sinden anlamayan anlı şanlı dış politika uzmanları ‘’Biz neden gitmedik, biz niçin masada yokuz?’’ sorularını yönelterek iktidarı eleştirmeye başladılar.

Trump savaşın taraflarıyla iki toplantı yaptı. Savaşın bir tarafı Rusya diğer tarafı Ukrayna ve AB’ydi. Biz denge politikası takip ederek çok doğru yaptık. AB, Ukrayna’ya ücretsiz silah verdi biz vermedik. AB Rusya’ya ambargo uyguladı biz uygulamadık. Bilakis Rusya’nın ambargoları delmesine yardım ettik. Batı üzerimize geldikçe zarar görmemek için minimum seviyede yaptırım uyguladık. AB Rusya ile ilişkileri kesti biz kesmedik. Aksine ilişkilerimizi geliştirdik. Nitekim iki devlet arasındaki barış görüşmeleri ülkemizde yapıldı. Eğer Putin’in Türkiye’ye gelmesi hukuken riskli olmasaydı liderler zirvesi de İstanbul’da yapılırdı.

Vaziyet buyken ve savaşın bitme olasılığı doğmuşken Ukrayna’nın tarafında gözükmemiz makul mü? Hem de AB’nin peşine takılarak. Lütfen makalenin üstündeki fotoğrafa bakın. AB liderleri bekleme koltuklarında Trump’ın müsait olmasını bekliyorlar. Bu liderlerin arasında cumhurbaşkanımızın da olması bizi gururlandırır mıydı yoksa yaralar mıydı?

Her şeyi geçtim AB zayıflayan bir güç. İngiltere durup dururken ayrılmadı birlikten. Batan gemiyi terk etti. AB’nin ordusu yok mesabesinde. Ekonomisi küçülüyor. Nüfusu hızla azalıyor ve yaşlanıyor. Sanayisi rekabet gücünü kaybediyor. Teknoloji üretemiyor. Bundan kırk yıl, otuz yıl önce AB böyle değildi. Güçlüydü. Bizde üye olmak istiyorduk. Tablo baştan aşağıya değişmişken hala üyelikte diretmemiz saçma.

Yapmamız gereken AB ile ticari ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek. İhracat ve turizm gelirlerimizi artırmak. Mümkünse İngilizlerin yaptığına benzer özel ortaklık anlaşması imzalamalıyız. AB ile her alanda iş birliği yapabiliriz ama üye olarak teslim olmamalıyız. Başvurduğumuz dönemde Türkiye’nin üyeliği iki tarafında lehineydi. Bugün sadece AB’nin lehine Türkiye’nin aleyhine.

İtalya, İspanya, Polonya ve Macaristan Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor. Almanya Şansölyesi’ de bu çizgi de ama Almanya henüz kurumsal olarak bu yaklaşımı benimsemedi. Gelecekte Almanya’da diğer üyelerde benimseyecek. Zira üye olursak AB ordusunu, savunmasını, ekonomisini ve nüfusunu Türkiye ile takviye edecek. Biz ne elde edeceğiz? Gümrük birliği anlaşmamızı güncelledikten ve/veya özel ortaklık anlaşması imzaladıktan sonra AB’nin bize vereceği ne var? Bilakis AB üyeliği AB’nin takip ettiği genişlemeci politikalar nedeniyle bizim için risk taşıyor.

Geçmişte ABD ve AB beraberdi. Sovyetleri yıktılar ve zaferlerinin karşılığında Baltıkları, Merkezi Avrupa’yı, Balkanları, Doğu Avrupa’nın batısını ele geçirdiler. Bu süreçte ihtiyaç olduğunda Bosna’da, Makedonya’da ve Kosova’da Amerikan ordusu devreye girdi.

Sıra Doğu Avrupa’nın doğusuna ve Kafkasya’ya geldiğinde daha önce vesayet güçlerini kullanan Rusya sahnedeydi. Moldovya, Gürcistan ve Ukrayna’yı böldü. Şimdi Ukrayna’yı ikinci kez bölüyor. Sürecin bu aşamasında Trump başkan olunca, Amerika dış politika konseptini değiştirdi. Çin en tehlikeli hasım ve potansiyel düşman olarak tanımlandı. Takip edilen politikalar Rusya’yı Çin’e ittiğinden, bir başka ifadeyle Rusları Çin’e muhtaç ve mahkum ettiğinden, Rusya politikası revize edildi. Amerika’nın hedefi Rusya’yı Çin’den koparmak ve nötr pozisyona çekmekken, AB için hala en tehlikeli hasım ve en güçlü düşman Rusya.

AB Türkistan devletlerini stratejik ortak ilan etti. Brüksel, Ermenistan vatandaşlarına AB ülkelerine vizesiz seyahat etme ve yerleşme hakkı tanımaya hazırlanıyor. Moldova’nın Rusya tarafına meyletmesini engellemek için halkın oyuyla iktidara gelen Gagavuz Özerk Yeri Başkanı Gutul’u tutuklattırıp cezaevine attırdılar.

AB böyle şeyler yapmaz demeyin Romanya cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda birinci ve üçüncü çıkan adayları, Rusya taraftarı oldukları için, eften püften sebeplerle tutuklattılar. İlk turdan iki hafta sonra yapılması gereken ikinci turu aylarca yaptırmadılar. Yani AB doğuya doğru genişlemekte kararlı. Bu genişlemeyi karşılayacak ekonomik gücü var. Ama askeri gücü yok. Artık Amerika’da destek vermiyor.

Türkiye ve Azerbaycan ne AB’nin ne ABD’nin ne İngiltere’nin ne de Rusya’nın payandası olmamalı. AB genişleyecek diye neden Rusya ile karşı karşıya gelelim? Konumumuz, denge politikası takip ederek, büyük güçler birbirlerini zayıflatırken güçlenmeyi gerektiriyor. Aynı Karahanlılar, Gazneliler ve Samanoğulları arasında denge politikası takip eden Selçuklular ya da Bizans, Karamanoğulları, Germiyanlılar ve Candaroğulları arasından sivrilip çıkan Osmanlılar gibi.

Türkistan devletleri ABD ve AB’nin Kafkasya ve Türkistan’a olan ilgisini Rusya ve Çin’in ağırlığını dengelemek için çok iyi değerlendirmeliler. Özellikle ekonomi alanında iş birliği yapmalılar. Zira tam bağımsızlığın yolu ekonomik olarak hiçbir güce muhtaç ve mahkum olmamaktan geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ertuğrul Türkoğlu Arşivi

CHP’nin Tek Alternatifi

21 Ağustos 2025 Perşembe 11:26

Trump-Putin Zirvesinin Sonuçları

18 Ağustos 2025 Pazartesi 11:07

Zengezur’la İlgili Eleştirilere Cevaplar

14 Ağustos 2025 Perşembe 11:17

Zafer Türk Dünyasının

11 Ağustos 2025 Pazartesi 09:41

Suriye’ye Operasyon Olacak mı?

07 Ağustos 2025 Perşembe 12:49

Azerbaycan-Suriye doğalgaz nakil hattı

04 Ağustos 2025 Pazartesi 10:41

Her şey geçici Türklük ebedidir

03 Ağustos 2025 Pazar 11:51

Türk Milleti mi - Türkiye Milleti mi?

28 Temmuz 2025 Pazartesi 09:16

Bilinmeyen Yönleriyle Dürzi İsyanı

27 Temmuz 2025 Pazar 09:09