
Ertuğrul Türkoğlu
Yabancı Yatırım İçin Demokrasi Şart mı?
İlgili olduğu konu her açıldığında nakarat gibi tekrar edilen cümleler vardır. ‘’Türkiye’ye yabancı yatırım tabii gelmez. Ülkemizde demokrasi yok. Adalet sistemimiz iyi çalışmıyor. Yatırımcı neye güvenip yatırım yapacak?’’ ifadesi de böyledir. Üstüne üstlük bu ifade genel kabul gördüğünden hiç sorgulanmadan doğru kabul edilir.
Oysa bu tespit baştan aşağı yanlış. Biraz düşünsek, sorgulasak bu ifadenin doğru olmadığını anlayabiliriz. Son kırk yılda yabancı yatırımların büyük kısmını alan ve bu nedenle çok hızlı kalkınan Çin demokrasiyle mi idare ediliyor? Çin’de adalet sistemi iyi işliyor mu? Nazi kamplarından beter toplama kamplarında çürüyen iki milyonu aşkın Uygur’un, Türk ve Müslüman olmaktan başka suçları var mı? Çin’de göz altına alındıktan sonra kaybolmuş, bir daha haber alınamamış binlerce iş insanı, sporcu, sanatçı, yazar ve gazeteci var.
Asya Kaplanları; Singapur, Tayvan, Kore ve Tayland oluk oluk yatırım aldıkları ve hızlı kalkındıkları dönemlerde demokrasi miydiler? Uzak Doğu’da en yüksek kişi başına milli gelire sahip olan yerlerin başında gelen Hong Kong hiçbir zaman demokrasi olmadı. Önceden İngiltere tarafından atanan vali yönetiyordu Hong Kong’u. Şimdi Çin tarafından atanan vali yönetiyor.
Sürekli düştüğümüz bir başka mantık hatası da ülkelerin bugünkü rejimlerinin tarihlerinde de aynı olduğunu var saymamız. Kore ve Japonya’nın cari rejimleri demokrasi. Fakat kalkındıkları dönemlerde bu devletler diktatörlüktü. Hem de çok katı, insanların yargılanmadan, sorgusuz, sualsiz infaz edildikleri diktatörlüklerdi. Aynı ifadeleri Almanya ve İtalya içinde rahatlıkla kullanabiliriz. Almanları birleştirerek Almanya’yı kuran ve Avrupa’nın en güçlü devleti yapan Bismark acımasız bir diktatördü. Hitlerden bahsetmiyorum bile.
İngiltere bugün tam demokrasi. Ama tarihte değildi. İngiltere’de hükümdarın tamamen sembolik olması ikinci dünya savaşından sonradır. O günden bugüne kan kaybediyor Birleşik Krallık. İngiltere üzerinde güneş batmayan imparatorlukken yani yeryüzünün dörtte birini kontrol ettiği devirlerde demokrasiyle idare edilmiyordu. Hükümdarın yetkileri sınırlandırılmıştı yani İngiltere, Fransa gibi mutlak monarşi değildi ama demokrasi de değildi.
İngilizler Amerika’ya, Avusturalya’ya ve Yeni Zelanda’ya gittiklerinde o coğrafyalarda demokrasi yoktu, Kızılderililer vardı. Kızılderilileri yok ettiler, siyahileri köleleştirerek hiç tarım ve hayvancılık yapılmadığından çok bereketli olan uçsuz bucaksız toprakları değerlendirerek zenginleştiler. Beyazlar yatırım yaptığında ABD’de ne demokrasi vardı ne de adalet. Düzen kovboy düzeniydi. Düelloyu kazanan haklıydı.
Batılı ülkeler demokrasiyle idare edildikleri ve çok iyi işleyen bir adalet sistemleri olduğu için kalkınmadılar. Zira kalkındıkları dönemde ne demokrattılar ne de adil. Dünyayı acımasızca sömürdükleri için kalkındılar. Bilimsel gelişmeleri yani bilim insanlarını, insanlığı sömürerek elde ettikleri sonsuz kaynaklarla finanse ettiler. Akla ‘’İspanya ve Portekiz’de sömürgeciydi. Onlar neden İngiltere ve Fransa kadar başarılı olamadılar?’’ sorusu gelebilir. Onlar elde ettikleri kaynakları har vurup harman savurdular. İyi değerlendiremediler.
Amacım demokrasiyi kötülemek değil. Teşhis yanlış olunca tedavi sonuç vermez. Demokrasi ve adalet üreten bir hukuk sistemi yabancılar yatırım yapacağından ötürü değil halkımız için gereklidir. Demokrasi halka, yönetenleri değiştirme imkanı tanır. İyi yöneten görevine devam eder. Kötü yöneten gider. Adalette insanımız için önemlidir. Türk milleti tarih boyunca adil olmuştur. Haklının hakkını vaktinde aldığı bir sistemi gerçekleştirmek ecdadımıza borcumuz, evlatlarımıza karşı sorumluluğumuzdur.
Uzun ve orta vadeli yatırım yapan yabancı yatırımcılar hukuk sistemiyle ilgilenmezler. İmzaladıkları anlaşmalara tahkimin koyulmasını şart koşarlar. Bu kural, yatırım hangi ülkeye yapılırsa yapılsın değişmez. Anlaşmazlık halinde yargılama tahkim mahkemesinin olduğu yerde yani ya İngiltere’de ya da İsviçre’de yapılır.
Gelelim neden yeterince yatırım çekemediğimize. Teşvik sistemimiz hem çağ dışı hem de cazip değil. AB’ye sonradan giren Doğu Avrupa ve Balkan ülkeleri daha cazip teşvik paketleri sunduklarından tercih ediliyorlar. Tekstil gibi emek yoğun sektörlerde işçiliğin çok ucuz olduğu Vietnam, Kamboçya, Bangladeş ve Mısır gibi ülkelerle rekabet etmekte zorlanıyoruz.
Kademeli teşvik sistemi uygulamalıyız. İlk kademe de her sektörde rakibimiz olan ülkeleri belirlemeliyiz. Yatırımcılara rakiplerimizden daha fazla avantaj sunmalıyız. İkinci kademede geri kalmış ilçelerde yapılacak yatırımlara ilave teşvik vermeliyiz ki hem iç göç sorununu hem gelir dağılımındaki adaletsizliği hem de az gelişmişlik sorununu çözebilelim.
Emek yoğun sektörler için bölgesel asgari ücret uygulamasına geçmeliyiz. Geri kalmış ilçelerde iş veren payını ve SSK primlerini devlet üstlenmeli ki yatırımlar İstanbul ve Bursa’dan Mısır yerine Bayburt’a, Cizre’ye kaysın.
Yatırım çekmek için bir diğer gereklilik öngörülebilir olmaktır. Yatırımcı özellikle kurlarda sürpriz yaşamak istemez. Kanunların sık değiştirilmesinden hazzetmez. Deklere edilen politikalara uyulmalı ve kur hedefleri gerçekleştirilmeli ki yatırımcılar Türkiye’ye güvensin. Bu sağlanamıyorsa yatırımcılara yerli ve yabancı ayırt etmeden kur garantisi vermeliyiz.
19 Mart operasyonundan sonra MB rezervleri ilk ay 51 milyar dolar azaldı. Bu azalma adalet sistemimizle ilgili değil. Yani yatırımcı tutuklamaların haksız olduğunu düşündüğü için parasını çekmedi. Yatırımcı için tutuklamaların adil olup olmaması önemli değil. Önemli olan öngörülmeyen bir iş yapılması. Yatırımcı doların çok yükseleceğini ve zarar edeceğini düşündüğü için TL’den dolara döndü.
Nitekim ikinci ay, doların yükselmeyeceği netleşince, faiz oranlarının yükseltilmesinin de etkisiyle, rezervler 33 milyar dolar arttı. Yani kaçan paranın %65’i geri geldi. 2., 3., 4., ve 5. dalgalar rezervleri olumsuz etkilemedi zira yatırımcı, piyasa tabiriyle bu operasyonları satın aldı. Haziran’ın sonunda rezervlerin operasyondan önceki seviyeye geldiğini göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.