Siyasette tesadüf diye bir şey yoktur.

Önceki gün CB Erdoğan, “Yerel yönetimler ve belediyeler meselesinin, tüm boyutlarıyla konuşulması, tartışılması ve yeni bir düzene kavuşturulması, kaçınılmaz hale gelmiştir." diyerek şunları söyledi: ”Büyükşehir olmayan şehirlerimizin yönetim yapıları sorunların çözümünü, hizmetlerin etkin yürütülmesini zorlaştırmaktadır. Bu şehirlerimizle ilgili yeni belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç vardır. Bu şehirlerimizdeki il özel idaresi yapılanması da gözden geçirilmeli. Vali ve kaymakamlarımızın görevlerini daha aktif hale getirmeliyiz.”

Bu sözleri yeni çözüm sürecinden ve CHP’nin yerel seçimlerdeki başarısından bağımsız düşünmek mümkün mü? Sanmıyorum.

Belli ki, Erdoğan belediyelerin bazı yetkilerini Özel

idarelere, merkezin bazı yetkilerini de Valiliklere devretmeyi düşünüyor.

Bununla hem CHP’li belediyelerin etki alanı daraltılacak, hem de merkezin bazı yetkileri Valilere devredilerek merkezin yükü hafifletilmiş olacak.

Ancak merkezin yetkilerinin Valiliklere devredilmesi düşüncesi yeni değil, bu konu daha önce Oslo görüşmelerinde de gündeme gelmiş, Hakan Fidan kendisi ve Erdoğan adına PKK heyetine şu taahhütlerde bulunmuştu: ” … iktidar beş sene önce dedi ki, biz dedi yerel yönetimler yasasını geçiriyoruz, belli şeylerin mahalli teşkilatlarını kaldırıyoruz. Milli Eğitim şunlar bunlar bakanlıklarını kaldırıyoruz, valiliklere ve belediyelere veriyoruz. İlk önce valiliklere, uzun vadede belediyelere gidecek… biz bunu yapamadık CB( Sezer) aldı Anayasa Mahkemesine götürdü, o zaman kaldı gitti…”

Görüldüğü gibi Fidan, merkezin bazı yetkilerinin önce valiliklere sonra vatandaş alıştıktan sonra belediyelere devredileceğini söylüyor, Milli Eğitimi de özellikle örnek veriyor. Bu örneği vermesinin sebebi, yetkiler belediyelere devredilince istediğiniz dilde eğitim yapar, öğretmen atamalarını istediğiniz gibi düzenlerlesiniz diye düşünmelerini sağlamak için.

Çünkü PKK’nın en hassas olduğu konuların başında ana dilde eğitim meselesi geliyor. Bu örnek, o hassasiyet dikkate alınarak verilmiş.

Erdoğan’ın belediyelerin yetkilerinin bir kısmının Valiliklere devredilmesi ile ilgili sözlerini de biraz bu bağlamda değerlendirmek lazım. O zaman olmadı şimdi olur mu? Olur! Yetkilerin valiliklere devri bundan sonra DEM Partili belediyelere dokunulmayacağı için, yetki daraltılması bir tedbir olarak düşünülmüş olabilir. Ancak iktidarın bugüne kadar izlediği siyasete bakıldığında, bunu il düzeyinde özerkliğe hazırlık olarak görmek de mümkün.

Belediyelerin yetkilerini kısıtlayarak birer tabela kurumu haline getirmek ne kadar yanlışsa, valileri aşırı yetkilerle birer özerk yönetim valisi haline getirmek de o kadar yanlış. Doğru olan hukuku hakim kılmak, kimsenin yetkilerini Türk milletinin aleyhine şer örgütlerin lehine kullanamayacağı zemini oluşturmaktır.

Sn. Erdoğan dün de kamuoyundaki endişeleri gidermek için, kesinlikle üniter devletten, resmi dilden, tek bayraktan taviz verilmeyeceğini söyledi. Dileriz bu sözlerin gereğine göre hareket edilir, önceki sözlerine benzemez!