
Av. Dr. İrfan Sönmez
Devlet aklı mı? Çıkar aklı mı?
“PKK kendini Kayıtsız şartsız feshedecek” dedikleri süreç, gittikçe ayrışmaya doğru gidiyor.
Önceki gün DEM partililer 7 maddelik bir çözüm önerisi paylaştılar.
Öneriler arasında, merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari ve mali vesayetinin bitmesi, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına konulan çekincelerin kaldırılması, köy komünleri ve mahalle meclislerinin kurulması gibi talepler var. Bu taleplerin tamamı merkezi yönetimin mahalli idarelerden çekilmesi, onlara bir nevi özerklik verilmesi anlamına geliyor.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına konulan çekinceler:
Belediyelerin dış ülke belediyeleri ile birlik oluşturmalarını,
yeraltı/ yer üstü kaynaklar üzerinde hak iddia etmelerini, sınırlarına merkezi hükümetin dokunmasını, değiştirmesini,
bölgeye aktarılan kaynakları denetlemesini engelleyen maddeler. Çekinceler kaldırıldığı takdirde, mesela bu belediyeler Suriye ve Irak’ta örgütün kontrolünde olan belediyelerle birlikler kurabilecek. Bu birlikler sayesinde, dil ve kültürel bütünleşmenin önü açılacak.
Bölgedeki yatırımlara merkez hiçbir şekilde yön veremeyecek, çıkan petrol veya üretilen elektrik yerel yönetimlerin inisiyatifinde olacak ve onlara pay verilecek…
Topluma - şartsız- diye kabul ettirmek istedikleri projenin aslı astarı bu. DEM Parti açıkça kendi yönetimlerinde bir toprak parçası istiyor. Şartsız dedikleri buysa, şartlı olsa kim bilir daha ne ve neler isteyeceklerdi,
Ayrıca mahalle ve köy komünleri ile açıkça Stalinist bir toplumsal düzen hedefleniyor. Kürtlerin, bu komünizmden daha beter yönetim tarzına evet diyeceğini, itirazsız peşlerinden geleceklerini sanıyorlar.
Bu ülke insanları doğulusu batılısıyla dine saygılıdır. Önünde yürüyenlerin dinle ilişkilerine dikkat ederler. Bu coğrafyada böyle bir yapılanma asla hayat bulamaz.
Örgüt ve bileşenleri açıkça Türkiye’nin nereye evrileceğini söylerken, itirazlar MHP ve AKP’li çevreler tarafından- devlet aklıyla- susturuluyor. Düne kadar “DEM parti kapansın, terör örgütünün uzantısıdır, gerekirse Anayasa Mahkemesi kaldırılsın” diyenler şimdi yaptıkları keskin dönüşü - devlet aklıyla- meşrulaştırmaya çalışıyorlar. CHP yapınca örgütle iş birliği ve ihanet, AKP ile MHP yapınca - devlet aklı- diye sunuluyor. Devlet aklı, aslında bir iğfal aracı…Koray Demir, “Devlet Aklı Kimin Aklı” isimli kitabında devlet aklının aslında ne olduğunu şu güzel cümlelerle açıklıyor: “Devlet aklı olarak adlandırılan kavram, güç odaklarının kendi endişe ve korkularına karşı geliştirdikleri bir savunma mekanizmasıdır.
Bu kavram, iktidarda olanlara hem yasal sınırların ötesinde bir hareket imkânı vermekte hem de ellerinde tuttukları ‘beka’ argümanıyla meşruiyet sağlamaktadır. Devlet aklı söylemine maruz kalan vatandaş ise bir işin doğru, adil, meşru ve hukuka uygun yapılmasını istemekle, toplumsal bütünlüğü bozmak arasında bir ikileme sokularak her seferinde - toplumsal bütünlüğü bozma ithamından kurtulmak için - devlet aklı- denilen gerçekte güç sahiplerinin çıkarlarının aklı olan bu propagandaya teslim olmaktadır.
Örgüt liderini parlatmanın, millî egemenlik ve ülkenin yönetim ve idari yapısı üzerinde pazarlık yapmanın bırakınız - devlet aklı- gibi hayali bir aklı, vasat bir akılla bile münasebeti olamaz. Gerçek bir siyasi akıl, grup çıkarları için vatandaşını asla devlet aklı yalanı ile,
Ülke ve millete zarar verecek politikalara destek vermemesi halinde bozguncu durumuna düşürmez. Kendi grup menfaatlerini - devlet aklı- olarak sunmaz. Halkını, onun sahip olduğu geleneksel devlet şuuruyla kandırmaz. Milletine doğruyu söyler!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.