Hani pazarlık yoktu?

Önce, bir ağızdan Terörsüz Türkiye sürecinin şartsız olduğunu söylüyorlardı. PKK silah bırakacak Türkiye uçuşa geçecekti. Enflasyon ve hayat pahalılığının biteceğini herkesin refah düzeyinin yükseleceğini söylüyordu MHP’li Yaşar Yıldırım.

Şimdi artık kimse şartsız bir süreçten bahsetmiyor, PKK, Öcalan’ı baş müzakereci olarak belirledi. DEM Parti her gün adım atın diye talimat veriyor. Anayasa ve yasaların yeni sürece uygun hale getirilmesini istiyor.

AKP, talimat almış gibi on kişilik bir yeni anayasa ekibi kurdu. Listede bir tek milliyetçi isim yok. Efgan Ala iki yıl Diyarbakır’da valilik yaptı diye neredeyse bu konuların otoriteri ilan edecekler. Dolmabahçe mutabakatına imza atan isimlerden biri de oydu.

Erdoğan’a istediğini verselerdi süreç daha o zaman sonuca bağlanacaktı. Kavala, bir densizlik(?!) edip Apo’ya haber gönderince Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı yatmıştı. Şimdi Kavala mahpusta Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına o tarihte engel olmanın cezasını çekiyor.

O süreçte neler söylenmemişti ki, Pervin Buldan bir gün, kafamın tasını attırmayın modunda ”bize verdiğiniz sözleri açıklarım” dedi. Demek ki öyle sözler verilmişti ki, iki parti arasında gizli tutulması kararlaştırılmış, toplumdan gizlenmişti.

O tarihte yarım kalanı şimdi Bahçeli’nin desteği ile gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Koç başı Bahçeli… Onunla milliyetçi refleksleri önlüyorlar.

Hafta içinde Bahçeli DEM parti heyeti ile görüştü, DEM Partilileri süklüm büklüm kapıda beklediler. Yarım asırdır milliyetçilik maskesi giyenlerin maskesi düştü. Gerçekte ne oldukları ortaya çıktı. Artık hiçbir şeyi gizlemiyorlar. Kendilerine o kadar güveniyorlar ki, her istediklerini yapacaklarını, hiçbir gücün kendilerini engelleyemeyeceğini düşünüyorlar.

Üzücü olan, milletin hala başına örülmeye çalışılan çorabı teşhis edememesi.

Çünkü bu milletin darbe, bölünme ve düşman algısı çok problemli. Sanıyorlar ki, düşman elinde topla tüfekle gelir, halbuki dünya çok değişti. Darbe algısı da öyle, darbeler, sadece asker ve silahla yapılır sanıyorlar. Oysa yargı ile de darbe olur, yasalarda radikal değişiklikler yapılarak da darbe olur.

Türkiye bir kişinin hırsları yüzünden çok kritik bir noktaya getirildi. Atılacak her yanlış adım, bu ülke ve devletin ömrünü kısaltır. Bu, Terörsüz Türkiye değil, bu Terörsüz Türkiye sloganıyla PKK’ya istediğini verip, karşılığında bir dönem daha seçilme garantisi elde etmektir. Vatandaşa iki de bir uzun emelli olmayın, hırslarınızı dizginleyin, kanaatkâr olun diyen saray hocaları nerede? Bir ayağı mezarda olanlara ne zaman dur diyeceksiniz? Hiç öp mi bu millete karşı bir sorumluluğunuz yok?

Spinoza’nın bir sözü var “her insanın inancı yaptıklarıyla değerlendirilmeli” diyor. İmajların esiri olmaya devam ettikçe, hakikat, kavuşamayacağımız bir ütopya olacaktır.

İmajlara değil, yapılanlara, yapılmak istenenlere bakılmalı, o zaman nasıl bir felaketle karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Türk Arşivi

Siyasette “Playback” Ne Anlama Gelir?

29 Mayıs 2025 Perşembe 21:55

Sahipsiz Korucular ve düşündürdükleri

15 Mayıs 2025 Perşembe 10:49

Hürriyet: İnsan olmanın şartı

12 Mayıs 2025 Pazartesi 09:50

Gezmiş’in yolu mu Milletin yolu mu?

11 Mayıs 2025 Pazar 09:38